• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Abdullah Yıldız
Abdullah Yıldız
TÜM YAZILARI

Mescid-i Aksâ’da işgali yaşamak

03 Şubat 2015
A


Abdullah Yıldız İletişim: [email protected]

Geçen hafta Burak Derneği’nin organizesi ile işgal altındaki Mescid-i Aksâ’yı ziyaret ettik. Burak Derneği ekibine yürekten teşekkür ederken, ziyaretimizi ve yaşadıklarımızı kısaca paylaşalım inşaallah.

Tel-Aviv havaalanındaki bıktırıcı uygulamaları geçelim. İlk uğrak yerimiz bir Osmanlı kıyı şehri olan Yafa. Osmanlı’dan kalma Yafa limanını, şehri çevreleyen Osmanlı sur kalıntılarını, Siyonistlerin işgal edip otele çevirdiği Osmanlı Kışlasını ve Sultan Abdülhamid’in tahttaki 25. yılı şerefine yaptırdığı Saat Kulesi ile TİKA ve Mirasımız Derneğince restore ettirilen Mescid-i Bahr’ı(Deniz camii) ve Siyonist yönetimin bir Ermeni aileye hediye ettiği Tâbi’ Camiini görmek hepimizi duygulandırdı. II. Mahmut’un yaptırdığı Mahmudiye camiinde (Mescid-i Kebir) öğle, 1915’te yapılan Hasan Bey camiinde de ikindi namazlarımızı kıldık. Aşevi, kütüphanesi ve nikâh salonu ile tam bir Osmanlı Kültür ve Medeniyeti mirası olan Mahmudiye külliyesi, Yafa’daki 25 bin Müslüman’ı şefkatle kucaklamaya devam ediyor…

Ve Kudüs! Kubbetü’s-Sahra, batmakta olan güneşin ışıklarını alabildiğine yansıtan devasa bir altın küre gibi tüm ihtişamı ile karşımızda! Şehrin en hâkim tepesinde kurulan Mescid-i Aksâ Haremi içinde yer alan ve Rabbimizin bir gece Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksâ’ya götürdüğü (İsrâ, 1) Efendimizin (s) oradan miraca yükseltildiği rivayet edilen taşı ve mağarayı tam merkeze alacak şekilde Emevi sultanı Abdülmelik b. Mervan tarafından yaptırılan ve her karesi ile bir sanat şaheseri olan bu muhteşem yapı mütevazı mihrabına yazılan İnne’s-salâte tenhâ ani’l-fahşâi ve’l-münker (Şüphesiz namaz, insanı her fenalık ve kötülükten alıkor.)” (Ankebût, 45) âyetini adeta tefsir edercesine, hem isrâyı ve miracı hem de “müminin miracı” namazı taşa, ahşaba, çiniye resmediyor. İlk kıblemiz olan Mescid-i Aksâ hareminde namazlar kıble cihetindeki Mescid-i Kıble’de ve ortadaki Kubbetü’s-Sahrâ’da, Cuma namazı ise her tarafında kılınıyor. Efendimiz Mescid-i Aksâ’ya ziyareti teşvik etmiş ve burada kılınan namazlara elli bin kat ecir verileceğini müjdelemiş. Her karışı nice peygamberlerden hatıralar taşıyan yüzkırkdört dönümlük bir tepe üzerindeki Mescid-i Aksâ Haremi, kapalı ve açık alandaki yüzlerce eseri içine alan büyük ve mukaddes bir külliyeyi andırıyor. Mescid-i Kıble’deki Hz. Zekeriyya Mihrabı, 90 yıllık Haçlı işgalinden izler taşıyan müezzin mahfili ve altındaki Mervan Mescidi, kütüphanesi ve diğer bölümleri ile sizi bir anda tarihin en eski dönemlerine götürüyor. Aksâ etrafında şekillenen kadim Kudüs şehrinin etrafındaki surlar ve kapılar Osmanlı Sultanı Kanuni zamanında son şeklini almış. Efendimizin miraca çıkarken Burak’ını bağladığı rivayet edilen Mescid’in batı tarafındaki “Burak Duvarı”, Siyonistlerce “Ağlama Duvarı” haline getirildiği gibi Hz. Davud’un kabri ve külliyesi de işgalci Yahudilerin kutsal mekânı olmuş. Dahası, Hz.Süleyman Mabedi’ni aradıklarını iddia ederek, Aksâ tepesinin kıble tarafında kazılar yapıp uzun tüneller açan Siyonistler, böylece Mescid-i Kıble’nin çökmesine zemin hazırlıyorlar. 

Kudüs; Hz. Meryem’in kabrinden sahabe (Ubade b.Samit, Şeddad b.Evs) mezarlarına, Selman-ı Farisi’nin makamından Selahaddin Eyyubi Mescidine, Rabiatü’l-Adeviye’nin kabrinden Zeytin dağına, batı yakasında içine içki şişeleri atılan Şeyh Abdullah türbesinden üzerine sözde “Hoşgörü Müzesi” yapılan Me’menullah mezarlığına ve otele dönüştürülen İslâm Şûra Meclisi binasına kadar çok zengin bir manevi mirasa sahip. Kudüs’ü tam anlamıyla gezmek için günler değil haftalar lazım. Bir de, havaalanına indiğiniz andan itibaren gözünüzü tırmalayıp her adımda içinizi yakacak olan işgal manzaraları, Kudüs’e gelip Mescid-i Aksâ’nın kapılarına dayanınca daha bir çekilmez hâl alacağı için, bu ziyaretleri uzatmaya yürek ve sabır da lazım. İşte bu noktada, Mescid’de mazlum kardeşlerinizle omuz omuza kılacağınız huşûlu namazların Rabbine sığınarak sekinet bulur, kalbinizi yatıştırabilirsiniz. Ya da şehrin dar sokaklarında rastlayacağınız bir Filistinli çocuğun başını okşayıp teselli bulabilirsiniz.

Birkaç cümle de “Batı Şeria” diye bilinen bölgedeki el-Halil şehrinde bulunan Halilurrahman camii ve içindeki kabirlerden söz edelim: Sözde el-Fetih yönetimindeki bu mübarek mekânın hali yürekler acısı! Siyonistler camiyi işgal edip ikiye bölmüşler. Hz. İbrahim’in (a.s) kabrinin yarısı ile Hz. Yakub’un (a.s) ve Hz. Yusuf’un (a.s) kabirleri Yahudilere ayrılırken, Hz. İbrahim’in kabrinin diğer yarısı ile eşi Hz. Sare’nin ve Hz. İshak (a.s) ile eşi Hz. Rıfka’nın kabirleri Müslümanlara ayrılmış. İki taraf da birbirinin seslerini duyabiliyor. Camiye girişler, etrafı çeviren silahlı işgalcilerin iznine tabi. Bu noktada da kederinizi ve hüznünüzü içinize gömerek kendinizi sokağa atar ve el-Halil’in güzel insanlarıyla göz göze gelirsiniz; onların Türkiye’den geldiğinizi söyleyince gösterdikleri ilgi ve sevgiyle biraz olsun ferahlar, kardeşlerinizle hasbihale dalarak onların umut dolu gözlerinden umut devşirirsiniz.

Gelecek hafta “Yeniden Fetih Bekleyen Mescid-i Aksâ’da Namazla Diriliş”i konuşalım, inşaallah.

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23