• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Abdullah Yıldız
Abdullah Yıldız
TÜM YAZILARI

Mehmet Görmez: “İhtilafımız hilafa, tefrikaya ve fitneye dönüşmemeli”

21 Mart 2017
A


Abdullah Yıldız İletişim: [email protected]

“Umran” dergisinin Mart 2017 sayısında Diyanet İşleri Başkanımız Sayın Mehmet Görmez’le, “İhtilâf ahlâkı” üzerine oldukça önemli mesajlar içeren güzel bir röportaj gerçekleştirdik. Bu röportajda yer alan mesajların bazı bölümlerini, altını çizerek Yeni Akit okuyucularıyla paylaşmak istiyorum:

İhtilaf fikirler arasında olur. Hilaf ise şahıslar arasında yaşanır. Müsademe-i efkârdan barika-i hakikat doğar. Müsademe-i eşhastan ise kin, öfke, adavet ve fitne ortaya çıkar...

...İhtilaf delile ve beyyineye; hilaf ise delilsiz iddialara ve zanna dayanır. İhtilaf isabetli görüşe, hakka ve hakikate götürülürken; hilaf kısır ve sonu gelmez tartışmalara götürür. Sonuçta “tefrika” dediğimiz parçalanma ortaya çıkar. İhtilaf dikkatle yönetildiğinde besleyici ve geliştirici bir süreç yaşanır. Halbuki hilaf, katı ayrışmaların habercisidir. Bu da sadece zihinsel anlamda değil duygusal anlamda da birbirinden uzaklaşan, yabancılaşan insanlar üretir. Toplumun birlik ve beraberliğini tehdit eder. Fitneye, kaosa zemin hazırlar...

İhtilafı hilafa ve nizaa dönüştürmemek, farklı fikre ve düşünceye saygı göstermek, ihtilaf ahlakının en temel prensiplerindendir. Bu saygı, aslında hakikate duyulan özlemin ve din kardeşliğine gösterilen özenin ifadesidir...

Mubahları harama, haramları da mubaha dönüştürmek, ihtilaflar esnasında yaşanan en ciddi hatalardan birisidir. İbaha alanına müdahale edemeyiz. Allah’ın belirlediği sınırları daraltarak şahsi kanaatlerimize veya evhamlarımıza göre haramlar belirlemeye kimsenin hakkı yoktur. Aynı şekilde Allah’ın yasakladığı hususları da kıt bilgimiz ve indi fetvalarımız ile ibahaya çevirme cüreti gösteremeyiz...

İhtilaf ahlakı deyince aklımıza gelen önemli kaidelerinden biri de görüşlerimizi mutlak doğru olarak takdim etmemek; hatalı olabileceğimizi, kardeşimizin isabet etmiş olabileceğini hesaba katmaktır. İhtilaf yaşadığımızda kardeşimizin niyetini sorgulamak, onu samimiyetsizlikle suçlamak büyük hatadır. Hele bir de taraflardan birisi kendini -haşa- dinin sahibi ve ehl-i sünnetin hamisi olarak görüyorsa, o ihtilaftan bereket beklenebilir mi?

...Bu bağlamda ihtilaf ahlakını yerle bir eden en büyük yanlış, karşısındakini bidatle ve dalaletle suçlamak, tekfir etmeye kalkışmaktır. Müslümanlar, “Ehl-i kıble tekfir edilemez” prensibini aklından çıkarmamalıdır. Ebû Hanife’nin dediği gibi, “Allah’tan inen kitaba iman eden kimse, tevilinden dolayı tekfir edilemez.”... 

İhtilaf ahlakının bir diğer ilkesi ise, İslâm’ın sabitelerini ve sarsılmaz esaslarını, tartışmalı fer’î meselelere feda etmemektir. Yan konular, fıkhî detaylar hakkında kanaat belirtirken haklı çıkabilmek adına dinin asıllarını çiğnememektir. Üzülerek ifade ediyorum ki, bugün İslam beldelerinde Müslüman kanı akmaya devam ederken ‘Namazda şehadet parmağı nasıl kaldırılacak? Nerede kaldırılacak? Kaldırılmazsa ne olur?’ gibi fer’î meseleler ısrarla gündemde tutulmaktadır. Müslümanlar usulsüz, amaçsız, sonu belirsiz tartışmalarla meşgul edilmekte; dinin hiyerarşisini kaybetmiş bir şekilde günlerini ve gündemlerini zayi etmektedir.

Din konusunda derin bir bilgi birikimine sahip olan kimselerin bile, bu bilgiyi elde ederken, başkasına naklederken, tartışırken takınması gereken bir edep, kullanması gereken nezih bir dil ve üslup vardır. Din hakkında usulsüz bir biçimde konuşulmaya başlandığında, din istismarı da artmaktadır. Dinin bizi birleştiren gücü zayıflamakta, aksine din-i mübin-i İslam, ayrılıklar ve aykırılıklar için bahane edilir hale gelmektedir. Ekranlarda dinî meseleler ihtilaf ahlakına uymayan konseptlerde tartışıldıkça, görüş alışverişinden, uyumdan, rahmeti tecelli ettirecek güçlü bir diyalogdan bahsetmek zorlaşmaktadır.

Farklı dinî yaklaşımlarımız, geleceğe hep birlikte güvenle bakmamızın önündeki engeller olmamalıdır. İslam’ın sabitelerini elbirliği ile muhafaza etmek, değişkenler konusunda ise birbirimizi dinlemeye, değerlendirmeye ve anlamaya çalışmak zorundayız. Zira ihtilafın hilafa, tefrikaya ve fitneye dönüşmesine fırsat vermemek her Müslüman için vazgeçilmez bir sorumluluktur.” 

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23