• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Abdullah Yıldız
Abdullah Yıldız
TÜM YAZILARI

“İşittik ve İtaat Ettik”

17 Kasım 2020
A


Abdullah Yıldız İletişim: [email protected]

Müslüman, Allah inancı ve O’na itaat bilincini Kur’ân ve Sünnetten beslenerek hep diri tutan insandır. 

Ebu Hüreyre (r.a) anlatıyor: “İçinizdekini açıklasanız da gizleseniz de Allah sizi ondan hesaba çeker ve dilediğini bağışlar, dilediğine azab eder...” (Bakara, 2/284) âyeti nazil olunca bu, ashaba çok ağır geldi. Rasûlullah’a (s.a) gelerek diz çöküp oturdular ve dediler ki: 

“Ey Allah’ın elçisi, bize yapabileceğimiz işler emredildi: Namaz, oruç, cihad ve sadaka. Bunları yapıyoruz. Ama Allah sana bu âyeti inzal buyurdu. Onu yerine getirmemiz mümkün değil.”

Rasûlullah (s.a) dedi ki: “Yani sizler de sizden önceki Yahudi ve Hıristiyanlar gibi ‘işittik ve isyan ettik’ demek mi istiyorsunuz? Hayır, öyle değil şöyle deyin: ‘İşittik ve itaat ettik. Rabbimiz, affını dileriz; dönüş Sana’dır’.” Cemaat bunu okuyup dilleri ona alışınca, bir süre sonra Allah (c.c) şu vahyi inzal buyurdu:

“Rasûl ve iman edenler Rabbinden O’na indirilene inandı. Hepsi Allah’a, meleklerine, kitaplarına, rasullerine inandı. ‘Rasullerinin arasından hiçbirini ayırt etmeyiz’ dediler; ‘İşittik ve itaat ettik. Affını dileriz, Rabbimiz! Dönüş de sanadır’.” (Bakara 2/285) Ashab bunu yapınca Allah şu âyeti inzal buyurdu: “Allah kişiye ancak gücünün yeteceği kadar yükler; kazandığı iyilik lehine, ettiği kötülük de aleyhinedir. Rabbimiz! Eğer unutur veya yanılırsak bizi sorgulama. Rabbimiz! Bizden öncekilere yüklediğin gibi bize de ağır yük yükleme! Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmeyeceği şeyi taşıtma. Bizi affet, bizi bağışla, bize acı. Sen Mevlâmızsın; kâfirlere karşı bize yardım et.” (Bakara 2/286) (Müslim, İman 199)

Bu rivayet, Rasulüllah’ın (s.a) “Bakara sûresinin sonunda iki âyet vardır ki bir gecede okuyana onlar yeter”hadisini (Buhârî, Fezâilü’l-Kur’ân 10,27,34) daha anlaşılır kılıyor. Ashab-ı kiram bu iki ayeti okumadan yatmazdı. Ayrıca Rasulüllah (s.a) ve ashabı Muavvizeteyn (Felak ve Nâs) surelerini de sık okurlardı (Tirmizi, Tıbb 16; İbnu Mace, Tıbb 33). Öyleyse biz de gün içinde ve günün sonunda Bakara/285-286. ayetler (Âmene’r-Rasûlü) ile Felak ve Nâs surelerini sıkça okuyup anlayarak, her türlü kötülükten ve kötülük odakları ile ins ve cinnin şerlerinden Allah’a sığınmalıyız.

Übey İbnu Ka’b (r.a) anlatıyor: “Müşrikler, Rasulüllah’a (s.a): “Rabbini bize tavsif et (tanıt)!” dediler. Bunun üzerine İhlâs sûresi indi: “De ki: O Allah bir tekdir. Allah sameddir (hiçbir şeye muhtaç olmayan; her şey O’na muhtaç olandır). Doğurmamıştır, doğurulmamıştır. Hiçbir şey O’nun dengi (ve benzeri) değildir”. Übey (r.a) bu sûredeki bazı tabirleri şöyle açıkladı: ‘Samed, doğurmayan ve doğurulmayan demektir; çünkü doğan her şey mutlaka ölecektir. Ölen her şeye varis olunacaktır. Allah ise ne ölür ne de O’na varis olunur. “Hiçbir şey O’nun dengi değildir” âyeti de O’na bir benzer, bir denk olmadığını, Allah’a benzeyen hiçbir şey bulunmadığını ifade eder’.” (Tirmizî, Tefsir-İhlâs, 3361,3362). Öyleyse, İhlas (Tevhid) suresini hem kendimiz tekrar tekrar okuyup en iyi ve en doğru şekilde anlamalı ve hem de inançsız asrın idrakine Allah Teâlâ’yı en güzel tarzda anlatmalı ve tanıtmalıyız. 

Bu çerçevede Allah’ı en güzel isimleriyle tanıtan Haşr suresinin son üç ayetini de sabah-akşam namazlardan sonra okuyarak (bk. Tirmizî, Sevâbü’l-Kur’ân 22; Dârimî, Fezâilü’l-Kur’ân 22) Allah inancımızı pekiştirmeliyiz: “O, kendisinden başka ilah olmayan Allah’tır; duyularla ve akılla idrak edilemeyeni de edileni de bilir. O rahmândır, rahîmdir. O, kendisinden başka ilah olmayan Allah’tır; egemenliğin mutlak sahibidir, her türlü eksiklikten uzaktır, esenlik verendir, güven sağlayan ve kendisine güvenilendir, görüp gözeten ve yönetendir, üstündür, iradesine sınır yoktur, büyüklükte eşi olmayandır. Allah onların yakıştırdıkları ortaklardan tamamıyla münezzehtir. O, takdir ettiği gibi yaratan, canlıları örneği olmadan var eden, biçim ve özellik veren Allah’tır. En güzel isimler O’nundur. Göklerdekiler ve yerdekiler hep O’nu tesbih ederler. O üstündür, hikmet sahibidir.” (Haşr 59/22-24)

Rabbim, Kur’ân’ı gereğince okuyup-anlayarak “işittik ve itaat ettik” bilincini sürekli diri tutanlardan eylesin. Amin.

TAZİYE: Kalemini, kelamını ve kalbini İslam davasına adayan Ahmet Kekeç kardeşime Allah’tan gani gani rahmet diliyorum. Mekânı Cennet olsun. 

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Mustafa

Hasan Tahsin feyizli mealinden TAĞUT Âl-i Imrân Sûresi / 20 (Ey Muhammed! Buna rağmen din işlerinde kimler) seninle tartışmaya girişirlerse de ki: “Ben, bana uyanlarla birlikte kendimi Allah’a teslim ettim.” (Kendilerine) kitap verilenlerle, ümmîlere (kitabı olmayanlara/müşriklere) de ki: “Siz de İslâm’ı kabul ettiniz mi?” Eğer hakka teslim olup İslâm’a girerlerse muhakkak doğru yolu bulmuş olurlar. Yok eğer yüz çevirirlerse artık senin üzerine düşen ancak duyurmaktır. Allah, kullarının her halini hakkıyla görendir. Nahl Sûresi / 36. Andolsun ki biz her ümmete: “Allah’a kulluk edin ve (Allah’ın emirlerini yapmaktan men eden ve hevâsına göre dine ait hüküm koyup tanrılık taslayan) tâğûttan kaçının.” diye tebliğde bulunan bir peygamber gönderdik. Onlardan kimine Allah (niyet ve gayretine göre) hidayet etti, kiminin hakkında da (kötü niyet ve amellerine göre) sapıklık (sıfatı) kesinlik kazandı. İşte, gezin dolaşın yeryüzünde de (peygamberleri) yalanlayanların sonu nasıl oldu bakın!1 Âyet-i kerîmede geçtiği üzere bütün peygamberler, insanları Allah’a kul olmaya çağırmak ve tâğûtlardan sakındırmak için gönderilmiştir. Çünkü tâğûtlar, kendilerini Rab yerine koyarak Allah’ın dinine karşılık, kendileri kural ve yaptırımlar koymuşlar ve insanları Allah’ın emirlerini yapmaktan alıkoymuşlar ve yasaklamışlardır. Hatta onları zorunlu olarak kendi din, fikir ve sistemlerine bağlamaya çalışmışlar, reddedenlere hasım kesilmiş ve hor görmüşlerdir; en tehlikeli durum da budur.2 Sahabe-i kirâm’ın çocuklarına ilk öğrettiği kelimelerden biri; “Âmentü billâh ve kefertü bi’t-tâğût” (Allah’a iman ettim, tâğûtu red ve inkâr ettim.) sözüdür. Zümer Sûresi / 17-18. Tâğûttan* ve ona kulluk etmekten kaçınıp da Allah’a yönelenler(e gelince): Onlar için müjde vardır. (Resûlüm!) Sözü dinleyip onun (hayra vesile olan) en güzeline uyan kullarıma müjde ver. İşte bu kimseler Allah’ın kendilerini doğru yola ilettiği kimselerdir ve işte bunlar akıl sahiplerinin ta kendileridir. * Tâğût, bir anlamıyla insanları kendine kul olmaya zorlayan Allah’ın hükümlerini yaşanılır kılmaktan men edendir.4 2/256 -Dinde zorlama yoktur. Çünkü doğruluk, sapıklıktan ayırd edilmiştir. Artık her kim tâğutu inkar edip, Allah'a inanırsa, sağlam bir kulpa yapışmıştır ki, o hiçbir zaman kopmaz. Allah, her şeyi işitir ve bilir. 2/257 - Allah, iman edenlerin velisidir. Onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. İnkâr edenlerin velileri de tağuttur, onları aydınlıktan karanlıklara çıkarırlar. İşte onlar cehennemliklerdir. Orada ebedî olarak kalırlar. Mâide Sûresi / 60.De ki: “(Ey yahudiler!) Allah katında yeri bundan daha kötü olanı size haber vereyim mi? Allah’ın kendilerine lanet ettiği, gazabına uğrattığı ve içlerinden maymunlar, domuzlar haline getirdiği kimselerle, tâğûta (Allah’tan uzaklaştıran ve Allah’ın emirlerini yapmaktan men edip kendisini ilâhlaştıranlara)2 kulluk edenlerdir ki işte onlar makamı en kötü ve (Hakk’a giden) doğru yoldan en çok sapmış olanlardır.”

Mustafa

Oku Tagut. Elmalılı Hamdi yazır meali veya kimden okursanız okuyun ama okuyun maide suresi 48 den 53e nisa suresi 59 dan 65e.nur suresi 47 den 53e.ahzab suresi 36 yı ve Tevbe suresi 31 okuyun 2/256 -Dinde zorlama yoktur. Çünkü doğruluk, sapıklıktan ayırd edilmiştir. Artık her kim tâğutu inkar edip, Allah'a inanırsa, sağlam bir kulpa yapışmıştır ki, o hiçbir zaman kopmaz. Allah, her şeyi işitir ve bilir. 257 - Allah, iman edenlerin velisidir. Onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. İnkâr edenlerin velileri de tağuttur, onları aydınlıktan karanlıklara çıkarırlar. İşte onlar cehennemliklerdir. Orada ebedî olarak kalırlar 16/36 - Andolsun ki biz her ümmete, "Allah'a ibadet edin ve putlara tapmaktan sakının." diye bir peygamber gönderdik. Allah, bu ümmetlerden bir kısmına hidayet etti, bir kısmına da sapıklık hak olmuştur. Şimdi yer yüzünde bir gezip dolaşın da bakın ki, peygamberleri yalanlayanların sonunun ne olduğunu bir görün Zümer Sûresi 17 - Tağuttan, ona kulluk etmekten kaçınıp da tam gönülle Allah'a yönelenlere gelince, müjde onlaradır. Haydi müjdele kullarımı. 18 - O kullarımı ki, onlar sözü dinlerler, sonra da en güzeline uyarlar. İşte onlar, Allah'ın kendilerine hidayet verdiği kimselerdir. İşte temiz akıllılar da onlardır 4/60 - Şunları görmüyor musun? Kendilerinin sana indirilene ve senden önce indirilene inandıklarını ileri sürüyorlar da tağuta inanmamaları kendilerine emrolunduğu halde, tağut önünde muhakemeleşmek istiyorlar. Şeytan da onları bir daha dönemeyecekleri kadar iyice sapıklığa düşürmek istiyor. 4/76 - İman edenler, Allah yolunda savaşırlar. İnkâr edenler de tağut yolunda savaşırlar. O halde siz şeytanın taraftarlarına karşı savaşın. Çünkü şeytanın hilesi zayıftır..
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23