• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Abdullah Şanlıdağ
Abdullah Şanlıdağ
TÜM YAZILARI

Ortadoğu’da dengeler değişirken

08 Şubat 2016
A


Abdullah Şanlıdağ İletişim: [email protected]

Suriye’de Esed, uluslararası güçlerden aldığı destekle; Tayyip Bey’in de ifade ettiği gibi “şahsi çıkarları için ülkesinin tümünü feda ediyor. Rusya’nın verdiği destekle Türkmen cephesi neredeyse çökme aşamasına gelirken, Halep ve diğer şehirlerde de çok yoğun bombardıman yaşanmaktadır. Her geçen gün Suriye’den Türkiye’ye mülteci göçü artmaktadır. Cenevre görüşmelerinin de Suriye savaşının siyasi çözümüne bir fayda sağlamayacağı ortada. Rus savaş uçağının Türk hava sahasını ihlaliyle ilgili Rusya’ya hayli sert çıkan Erdoğan haklı olmasına haklı da, hemen yanı başımızda Irak, Suriye, Filistin sorunu, içerde Hendek siyasetçilerinin ve onların dağdaki gerillalarının her gün asker ve polisi öldürmeye devam etmeleri, vatandaşı ”yeter artık, bu işi bitirin” deme noktasına doğru götürüyor. 

Rusya elbette Türkiye’nin egemenlik haklarına yönelik ihlallerine devam etmesi durumunda sonuçlarına katlanmak durumundadır. Suriye’de konuşlanan IŞİD’i bahane ederek hem Türkmenleri katleden ve hem de bu bölgeye yerleşerek Türkiye’ye gözdağı vermeye çalışan Rusya, ateşle oynadığının farkında değil. 

İhlal edilen hava sahasının aynı zamanda NATO havası sahası olduğunu bilmediğini iddia etmenin daha gülünç olduğu aşikardır. Bölgedeki krizi tırmandırmanın ve ulusal barışa ketme vurmanın bir anlamı yok. Suriye’nin sınırımıza yakın bölgelerdeki sivil hedeflere yönelik saldırılar endişe vericidir. Türkmen Dağı düştü, sırada Halep mi var? Halep düşer ve bu bölgede Esed güçleri ile Rusya egemen olursa, büyük bir göç dalgası daha kapımızda demektir. Hiç kimse bu saatten sonra Rusya’nın bölgede barışa hizmet ettiğini ve terörü bitirmek adına orada olduğunu söyleyemez. Türkmen ananın feryadını bütün dünya izledi. Suriye, Türkmen Dağı bitti, evlerimiz bombalandı, eşim şehid oldu, oğlum, damadım şehid oldu” diyen kederli ananın çığlıkları ve ahı, kahpe Batı’yı boğacaktır inşallah. 

Büyük reisin dediği gibi “Bu tür sorumsuz adımların, ne Rusya Federasyonu’na, ne NATO-Rusya ilişkilerine, ne de bölgesel ve küresel barışa faydası yoktur, tam tersine ciddi zararı vardır”. Ah koca reis, Davos’ta bu keferelere bir meydan okudun, önce Mavi Marmara’da karşılığını gördük, sonrasında MİT Müsteşarı alınmak istendi. Eğer alınsaydı, akabinde senin de başını alacaklardı. Ferasetli davrandın, o hamleyi de boşa çevirdin. İktidara kastettiler, uluslararası güçler ipini çekti. Ancak milletin sana vermiş olduğu tam destek, senin iktidarını hançerlemek isteyenlerin emellerini boşa çıkardı. Fakat bitmedi, onların hile ve desiseleri sürüyor. Aslında her şey Suriye hamlesiyle Rusya’nın gittikçe agresifleşen dış politikasından başlıyor. Tabi İran’ı da unutmamak gerekir. Aslında Rusya’nın bölgedeki etkin müdahalesi Amerika’nın da elini zorlaştırmaktadır. Nasıl mı? Rusya’nın müdahalesi, ABD’nin bölgede yıllardır sürdürdüğü jeopolitik yapının darmadağın olmasına neden olmuştur. Bu karmaşa, ABD’nin bölgesel sisteminin askerî, sınaî ve malî merkezi rolünde stratejik ve daimî müttefiki olan İsrail’i, İran’ın Şii hilâliyle yayılma ihtimali ise bir diğer müttefiki Suudi Arabistan’ı derinden etkilemiştir. 

Cenevre görüşmeleri tarafları gerçek manada tatmin etmemiştir. Artık Amerika da Suriye’nin bölge barışı için çalışmadığını, bilakis Esed rejimin destekçisi olduğunu kabul ediyor. ABD, Rusya’nın Suriye’ye müdahalede bulunduğu ilk dönemde doğrudan İŞİD hedeflerini bombaladığını, bir süre sonra ABD koalisyonu tarafından desteklenen iç savaşın üçüncü taraflarını bertaraf etmeye yöneldiğini, böylece Rusya’nın, uluslararası toplumu B. Esad ile İŞİD arasında seçime zorlayan bir strateji yürüttüğünü savunuyor. Rusya’dan Suriye ılımlı muhalefet güçlerini bombalamayı bırakıp IŞİD ile savaşması isteniyor. Peki bu mümkün mü? Ne kısa vadede ne de uzun vadede çok zor. Çünkü Rusya ABD’yi IŞİD’e destek vermekle suçluyor ve ABD bundan son derece rahatsız. 

Bölgenin bir diğer aktörü de PYD ve PKK’dır. Her ikisinin de yabancı paralı askerleri mevcuttur. Bölgede büyük Kürdistan hedefiyle keskin nişancılar yetiştiriliyor. Velhasılı Suriye’de uluslar arası bir savaş var ve bu savaş kısa sürede biteceğe benzemiyor. Kapılarını göçmenlere kapatan Avrupa, Türkiye’yi bölgede yalnızlaştırma politikası ile yormak ve uluslararası arenada bitirmek istiyor. Ama hiç kimse üzülmesin, Suriye nüfusu Türkiye için bir sorun olmayacaktır. 

Daha önceki düşürülen Rus uçağında hava sahasını ihlal etmediğini deklare eden aynı Rusya, şimdi de Savunma Bakanlığı aracılığıyla, Erdoğan’ın bir Rus uçağının Türkiye hava sahasını ihlal ettiğine dair iddiasının gerçeği yansıtmadığını açıkladı. İşte tam bu noktada Türkiye’yi küçültüyor ve NATO’nun bir provokatörü olmakla itham ediyor... Rusya, dünya arenasına dönüşünün bedelini çok ağır ödeyecek. Bu iş Ukrayna krizine benzemez. Batı dünyasına katılmayı, Avrasya’nın önderi olmayı düşleyen Rusya, bu safhadan sonra avucunu yalar. Avrasyacı dış politika konsepti artık geride kaldı. ABD’de seçimler var ve yeni dönem bakalım neler getirecek? Baltık Denizi ile Karedeniz arasındaki bölgede Suriye benzeri bir talihsizlik yaşanması durumunda, uluslararası dünya bunun bedelini çok ağır öder. Ben hâlâ Türkiye’nin manevra kabiliyetini olduğuna inanıyorum. Ortadoğu siyasetinin ayağı güçlendirilmeli, içerde dışarıda reformlara destek verilmeli, iç barışın zedelenmesine asla müsaade edilmemeli. Bu manada hem içerdeki paralel yapılarla hem de dış uzantılarıyla mücadele sonuna kadar sürdürülmelidir. İktidarın arkasına aldığı halk desteğini yitirmediği müddetçe, içerdeki çatlak sesler ve kırılmalar ona zarar veremeyecektir.

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23