• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Abdullah Şanlıdağ
Abdullah Şanlıdağ
TÜM YAZILARI

İran, NATO ve terör

29 Mayıs 2017
A


Abdullah Şanlıdağ İletişim: [email protected]

İran’da Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ikinci kez kazandı. Umarım hem İran ve hem de Ortadoğu için barışın kazanmasına vesile olur. İran, Ortadoğu’da düzenin ve barışın sağlanabilmesinde çok önemli bir rol ifa ediyor. Fakat İran’ın yayılmacı Şii politikası ve Suriye konusunda çok yanlış yola sapması onun üstlendiği misyonuna hep gölge düşürdü. Ortadoğu’nun ABD tarafından Suud ve İran’la dengelenmeye çalışılması ne kadar gerçekleşir bilemem ama, maazallah, bir İran’la Suudi Arabistan’ın karşı karşıya getirilmesi bölgeyi büyük bir risk alanı haline getirebilir. İran’da rehberlik kurumu; yasama, yürütme ve yargının üstünde tutulmaktadır. Günümüzün İran rehberi Ayetullah Ali Hamaney, Uzmanlar Meclisi ve Devrim Muhafızları’nın ittifakıyla, kendisini İslam Devrimi’nin koruyucusu olarak gören aşırı muhafazakâr kanadı temsil ediyor. Bu rehberle nereye varılır, Ortadoğu’da neler yapılabilir, kestirmek zor değil.

İran halkı, devrim ve aşırı muhafazakârlıktan ziyade ülkenin sürüklendiği ekonomik sorunların modern araçlarla, akılla ve gelişmiş ülkelere ayak uydurarak sağlanması yönünde irade koyuyor. 2015 nükleer anlaşması, hiç şüphesiz İran İslam Cumhuriyeti’nin elini güçlendirmiştir. Ayrıca Orta Doğu’da Şii diasporası üzerinde büyük etkiye sahiptir. Dolayısıyla hem Ortadoğu’daki istikrarsızlıklar, hem IŞİD terör örgütünün bölgedeki güç ve etkisi, hem de Yemen’de sürdürülen mücadelede İran aktif rol oynuyor. İran’ın bu belirleyici rolü, bizi olduğu kadar, gelecekte İsrail diye bir devletin olmayacağını çok iyi bilen İsrail ve Suudi Arabistan’ı da rahatsız ediyor. Şii Hilali yayılmacılığı ve nükleer güç, İran’ı mezhep ve ekonomi üzerinden ön plana çıkarıyor.

Özetle; herkesin bir hesabının olduğu Ortadoğu coğrafyasına ilişkin şunları söylemek mümkündür. Suriye içerisinde eli en güçlü ülke, görünürde Rusya gibi duruyor. Bunun için ABD; Rusya ile taktiksel, operasyonel ve stratejik farklıkları olduğunu ve ortak hedefleri paylaşmadığını düşünüyor. ABD’ye göre, Rusya’nın Suriye’de bulunmasının nedeni, bölgedeki terör grubunu ortadan kaldırmaktan çok Beşar Esad’ı ve diğer ABD karşıtlarını güçlendirmek yönündedir. Rusya; IŞİD’in Esad’a yönelik tehditlerini ortadan kaldırmak; Irak’ta istikrarı bozmak; ABD’nin gücünün zayıfladığını göstermek; İran’ı bölgede serbest bırakmak ve bölgedeki tutumunu pekiştirmeyi amaçlamaktadır. Yine Amerika’ya meydan okuma anlamına gelen Rusya’nın son on yıldaki stratejisi NATO’nun ortadan kaldırılması; Transatlantik ortaklığın değerlerinin aşılması gibi niyeti ABD tarafından okunmaktadır. Görünen o ki Suriye’de Rusya eliyle bir İran Suriye’si oluşturulmak isteniyor. İran’ın zaten Suriye’de etkin olduğu bir bölge var. Rusya’nın da hakim olduğu bölgede Sünnileri parçalayarak bu bölgeyi de İran’a teslim etmesini bir düşünün hele! Bunun anlamı, dünyadaki petrol arzının yarısının İran’ın olması ve zengin nükleer kapasiteye sahip olunması ile bölgenin İran Suriye’si hattında Arap dünyasının merkez üssü olacağı anlamına gelmez mi?

İran cephesinden olayın analizi böyle. Avrupa ise ABD yönetiminin de desteği ile PKK sırtından Ortadoğu’ya ekonomik ve siyasi bir kapı açmanın peşindedir. Bir tarafta İran ve Rusya ile şekillendirilmek istenen Ortadoğu, diğer taraftan ABD’nin başını çektiği koalisyon gücüyle şekillendirilmeye çalışılan Ortadoğu. Anlayacağınız kurtlar sofrasında paylaşılmaya çalışılan zavallı bir ülke. Bakalım kim eliyle, hangi mecralara savrularak durulacak bu ülke?

Amerika’nın önceliğinde IŞİD’in yok edilmesi ve Kürt Koridorunun gerçekleştirilmesi hedefi var. Tabi bunun tek başına çözülmesi oldukça zor. Bu yüzden Amerika müttefiklerini NATO’yu da katkı sunması için devreye sokma yönünde ikna etti. 

IŞİD’LE MÜCADELEYE NATO DA DAHİL EDİLMİŞTİR

İngiltere Manchester›daki IŞİD bağlantılı terör saldırısının gölgesinde gerçekleşen NATO Zirvesi’nde IŞİD’e karşı mücadeleye ittifakın aktif olarak katılması konusu gündeme geldi. NATO ittifakı, şimdiye kadar koalisyona gözlem uçaklarıyla destek veriyordu. Gözünüz aydın, Amerika, bundan böyle IŞİD ile mücadeleye NATO’yu da dahil etmiştir. Peki, bunun anlamı ne? NATO, şimdi gerek Kuzey Irak’ta, gerekse Suriye’de PKK’nın uzantısı terör örgütü PYD ve onun silahlı kolu YPG’ ye müttefik konumuna getirilmiştir. NATO’nun direkt savaşmayacağı, sadece koalisyon güçlerine istihbarat ve eğitim alanında yardımcı olacağı söylense de bunun ilerde ne getireceğini kimse kestiremez. AB ile iplerin kopmamış olması bizim açımızdan olumluysa da yetersizdir.

ABD’nin IŞİD karşıtı koalisyon temsilcisi Brett McGurk, kararın ardından Twitter hesabından “NATO’yu, şimdiye kadar kendi türünde kurulmuş en büyük koalisyon olan, IŞİD’e karşı küresel koalisyonumuzun 69 ülke + Arap Birliği, AB, INTERPOL ve NATO; IŞİD’i hem sahada, hem de siber alanda, mali ve yabancı savaşçı kaynaklarına durdurarak yenmek üzere birleşti” şeklinde yazdı. 

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23