Afrin ve Münbiç
Suriye’deki savaş tüm dünya Müslümanlarını terbiye ediyor. “Bu bir vicdan meselesidir” diyerek topraklarını ve sofrasını mültecilere açan Türkiye, bize göre doğru olanı yaptı. İç savaş mağduru olmuş insanları kendi kaderine terk etmek, insanlığın kodları ile uyuşmayacağı gibi, bunu hiçbir dinin kriterleri de kabul etmez. Gelinen süreçte tecrübeler ve yaşanan acı gerçekler bize şunu öğretti:
Suriye topraklarında gözümüzün olmadığını Türk hükûmeti fer fırsatta dile getirdi. Türkiye’nin sınır ötesinde operasyon yapmasının iki temel amacı bulunuyor. Birincisi; komşu ülke Suriye’nin toprak bütünlüğü, ikincisi de sınırlarımızdaki terör unsurlarını temizlemek. Bu da ancak, sadece masada alınan kararlarla değil, sahada askeri güç kullanarak olur. Şu anda Afrin’de Türkiye bunu yapıyor. Afrin operasyonu ne anlama geliyor? Afrin; PKK, PYD ve YPG’nin en etkin olduğu bölgedir. Amerika PKK’nın Suriye’deki uzantısı PYD’ye her türlü desteği vererek kendi kuracağı devletin temellerini atmaya çalışıyor. Bizim kırmızıçizgimiz PKK ve tüm terör örgütleridir. Yapılan müdahale uluslararası hukuka uygundur. Sınırlarımızı terör unsurlarından temizlemeden ayakta kalmamızın imkânı yoktur. Bölgede herkesin bir hesabı var. Bu hesaplaşmada Türkiye’nin olmaması ve gidişata seyirci kalmamız düşünülemez. Amerika’nın bölgeden çekilmemesi ve uzun vadede çıkarlarını gözetmesi, başta Türkiye olmak üzere birçok ülkeyi rahatsız ediyor. Aslında Türkiye, sınırlarında konuşlandırılan terör örgütlerini temizlerken PKK ile organik bağı olanların da defterini dürmüş, nefes borularını kesmiş oluyor. Suriye’yi işgal eden Amerika’nın PYD’ye her türlü desteği vererek Akdeniz’e kadar uzanan bir koridora hizmet etmesi, uzun vadede Türkiye’nin toprak bütünlüğüne de zarar verir. Türkiye; ABD’nin Suriye’nin kuzeyinde YPG birliklerinden oluşacak bir ‘Sınır Güvenlik Gücü’ kurma projesine asla sıcak bakamazdı. Dolayısıyla Afrin kuşatması kaçınılmaz olmuştur.
PYD/YPG ile olan ilişkisinde ABD yalnız değildir. Rusya da benzer şekilde PYD/YPG ile ilişkiler geliştirdi. Türkiye’nin Afrin’de terör örgütü PYD’ye yönelik müdahalesine karşın, ön alıcı biçimde, bölgeye askeri polis birlikleri konuşlandırdı. Sonra da Rusya Savunma Bakanlığı, bölgedeki Rus askerlerinin Afrin’den Tel Rıfat bölgesine sevk edildiklerini açıkladı.
Müttefik gibi görünen ABD’nin aslında hiç de dost olmadığı aşikârdır. ABD’nin YPG ile kurduğu işbirliği Türkiye için her hâlükârda bir tehdittir. Al Masdar News’in muhalif kaynaklara dayandırdığı haberine göre ABD, Washington ile YPG arasında yapılan gizli anlaşma çerçevesinde geçen hafta Kürt milislere ‘taşınabilir hava savunma füzeleri’ (MANPAD) füzeleri gönderdi. Karadan havaya fırlatılabilen MANPAD’lar Suriye’nin kuzeybatısındaki Afrin yakınında faaliyet yürüten Kürtlere ulaştırıldı.
AFRİN NASIL BİR HAREKÂTTIR?
Temel askeri parametreleri itibariyle Fırat Kalkanı harekâtıyla müşahede edilen «hibrit (melez) harp” vakası olarak nitelendirilebilir. Ankara’nın Afrin konusunda uluslararası kamuoyunu etkin biçimde uyarması ve dikkatleri üzerine çekebilmesi için, Cumhurbaşkanı düzeyinde sert bir söylem benimsemesi gerekmekteydi ve bu çok güzel bir şekilde yapıldı.
Evet, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kütahya’da yaptığı konuşmada, “Afrin harekâtı fiili olarak başlamıştır” demesinin ardından, ilerleyen saatlerde TSK, Afrin’deki PYD’nin tespit edilen 113 PYD hedefinden 108’inin vurulduğunu açıkladı. Ardından ise TSK’ya ait şu güzel açıklama geldi:
“Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından, hudutlarımızda ve bölgede güvenlik ve istikrarı sağlamak maksadıyla, Suriye’nin kuzeybatısında Afrin bölgesinde, PKK/KCK/PYD-YPG ve DEAŞ’a mensup teröristleri etkisiz hale getirmek ve dost ve kardeş bölge halkını bunların baskı ve zulmünden kurtarmak üzere, 20 Ocak 2018 saat 17.00’den itibaren başlatılan ‘Zeytin Dalı Harekâtı’ planlandığı şekilde devam etmektedir. Harekât, ülkemizin uluslararası hukuktan kaynaklanan hakları, BMGK’nin terörle mücadeleye yönelik özellikle 1624 (2005), 2170 (2014) ve 2178 (2014) sayılı kararları ve BM sözleşmesinin 51’inci maddesinde yer alan Meşru Müdafaa Hakkı çerçevesinde, Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygılı olarak icra edilmektedir.
Harekâtın planlama ve icrasında sadece teröristler hedef alınmakta olup, sivil/masum kişilerin zarar görmemesi için her türlü dikkat ve hassasiyet gösterilmektedir.”
MÜNBİÇ’LE OPERASYON
TAÇLANDIRILMALIDIR
Hiç şüphesiz ki; Türkiye, Afrin operasyonuyla terör örgütü PKK/›PYD’nin yuvası haline gelen Afrin’i terörden temizleyerek güney sınırımızı koruma altına alacak. Sonrasında ise, başlangıçta ÖSO’nun elinde bulunan, sonra DAEŞ’in eline geçen, şimdi ise 2016’da Kürt grupların oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri’ne (SDG) bağlı Münbiç Askeri Konseyi, ABD’nin de desteğiyle kenti DAEŞ’ten geri aldı. Dolayısıyla PYD, YPG, SDG, PKK, DAEŞ gibi ne kadar terör örgütü varsa nefes borusunun kesilmesi için Münbiç’in de kuşatılması gerekiyor. Reis zaten bunu da apaçık deklare etti: “Afrin operasyonu sahada fiilen başladı, bunu Münbiç takip edecek.”
Sevgili dostlar; Türkiye-Suriye sınırının yüzde 65’i PYD/PKK’nın işgali altında bulunuyor. Şimdi Erdoğan ne yapsın? Tabi ki sınırlarımızı bu lanet olası terör örgütlerinden temizlemek için ne gerekiyorsa yapacaktır. Bu operasyona en çok da Gaziantep, Şanlıurfa, Kilis ve Hatay’ın sevinip dua etmesi gerekiyor. Haydi hayırlısı…