• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

Baskı arayan 28 Şubat’a baksın

Yeniakit Publisher
2017-01-09 06:42:00 - 2017-01-10 13:31:28
Baskı arayan 28 Şubat’a baksın

Ortaköy’deki saldırı sonrası oluşan puslu havadan nemalanmak isteyen eski Türkiye artıklarının başlattığı “yaşam tarzına müdahale” edildiği yönündeki açıklamaların mesnetsiz olduğu ifade ediliyor. Tarih, hayat biçimine müdahale konusunda asıl baskının 28 Şubat sürecinde, mâlum karanlık zihniyet tarafından gerçekleştirildiğini ortaya koyuyor.

Türkiye’nin birliğine, beraberliğine ve istikrarına kast eden terör belası kimi zaman Madımak’ta camideki vatandaşlarımızı hedef aldı, kimi zaman Gaziantep’te düğün törenini. Türkiye’nin bağrı kimi zaman Güneydoğu dağlarında vatan nöbeti tutan gençlerine düzenlenen kanlı pusuyla yandı, kimi zaman Beşiktaş’ta bir futbol müsabakası çıkışında kahpe saldırıyla. Ancak aynı terör illetinin, miladi yılbaşı gecesinde Ortaköy’de bir gece kulübünü hedef alması sonrası bazı çevreler konuyu laikliğe getirerek saldırının, Türkiye’de seküler hayat tarzının baskı altına alındığı gerekçesiyle yaşandığını öne sürdü. Ne tarafından tutulursa tutulsun elde kalan bu söylemin mesnetsiz olduğu en üst yetkili makamlarca ifade edildi. Tarih ise hayat biçimine müdahale konusuna örnek olarak günümüzü değil, yakın bir dönemi; 28 Şubat sürecini işaret ediyor.

HAYAT BİÇİMİ NEDENİYLE HER GÜN ZULÜM YAŞATILDI

Mâlum karanlık zihniyetin postmodern darbe ile Türkiye’yi etki altına aldığı 28 Şubat sürecinde Türkiye’nin asli unsuru olan Müslümanlar büyük bir zulüm yaşadı. Sırf inançlarının gereğini yerine getirebilmek için sakal bırakan, başörtüsü takan müminler görülmemiş baskı ve lince tabi tutuldu. Hemen hemen her gün Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde Kur’an kurslarına baskınlar düzenlendi. Öğrenciler, başörtülü oldukları gerekçesiyle okullara alınmadı, örtüleri çekildi, ağızları kapatıldı, hayat biçimlerini değiştirmeleri için ikna odaları kuruldu. Zulme baş eğmeyenlerin kimisi polis tarafından kovalandı, kimisinin başı yarıldı, kimisinin ayağı kırıldı. Merve Kavakçı, milletvekili olmasına rağmen Meclis’te yemin edemedi, “Bu hanıma haddini bildirin” sözüyle hedef gösterildi ve milletvekilliği düşürüldü. Eşleri başörtülü olan, namaz kılan ve gümüş yüzük takan askerler TSK’dan ihraç edildi, askerlerin orduevlerinde yaptığı düğüne anneleri ve akrabaları başörtülü olanlar alınmadı…

O KARANLIK GÜNLER

İşte Türkiye’de “hayat biçimine müdahale” konusunda en önemli örneklerin yaşandığı 28 Şubat sürecinin tarihe geçen o karanlık olaylarından bazıları:
ÖNE ÇIKAN VİDEO

TEMMUZ 1995: Sivas Hemşirelik Meslek Yüksekokulu mezuniyet töreninde birinci olan başörtülü öğrenci Ayşe Koçak’ın konuşması engellendi. Serpil Güneş adlı hemşire, herkesin gözü önünde Ayşe Koçak’ın ağzını kapattı ve sırf başörtülü olduğu için tekme tokat kürsüden indirdi.

23 ARALIK 1996: Pilot Teğmen Bünyamin Yapacak ve eşi Medine Çuhacı’nın düğünü orduevinde yapılamadı. Anne ve babalar sırf başörtülü ve sakallı oldukları için asker tarafından kapıdan dışarıda bırakıldı. Takı töreni yağmur altında orduevinin dışında gerçekleştirildi.

ZULME KARŞI YAPILAN EYLEMDE DE ZULÜM

11 EKİM 1998: Başörtüsü yasağına karşı dünyanın en büyük eylemi gerçekleştirildi. El ele yürüyen tesettürlü hanımlar, zulme boyun eğmeyerek direniş nidaları yükseltti. Ancak zulüm burada da kendisini gösterdi ve birçok eylemci yaka paça gözaltına alındı, yüzlerce vatandaş günlerini nezarethanelerde geçirdi.

9 HAZİRAN 1998: İstanbul Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Tıbbi Dokümantasyon Bölümü’nde başörtülü olarak okuyan öğrenciler, final sınavlarına alınmadı. Eğitim hakları elinden alınan başörtülü öğrenciler, ağızları kapatılarak gözaltına alındı.

ÖRTÜLÜ DİYE OKULA ALINMADI, DERS SAATİNDE KAMYONUN ALTINDA KALDI VE BACAĞI KESİLDİ

21 ARALIK 1998: Bursa’da Nilüfer İmam-Hatip Lisesi’nde üçüncü sınıf öğrencisi iken başı örtülü olduğu için okuluna alınmayan Dilek Gürgen, günlerce okulunun önünde bekledi. Gürgen, jandarma ve polis barikatını aşamayarak okuluna giremedi. 21 Aralık’ta yine okulunun önündeydi, yasağa karşı çıktığı gerekçesiyle coplandı, sınıf masasında olması gerekirken evine dönmek zorunda kaldığı bir zaman diliminde kamyon altında kalarak feci şekilde yaralandı, sağ bacağı, diz kapağı hizasından kesildi. Bursa Nilüfer İHL’nin giriş kapısı ve etrafı birkaç metre yükseklikteki tel örgülerle çevrildi, başörtülü öğrencilerin okula girişleri böyle engellendi!

BAŞÖRTÜLÜ ASKER YAKINLARI İÇERİ ALINMADI

7 KASIM 1998: Manisa’daki 1. Piyade Er Eğitim Tugay Komutanlığı’nda düzenlenen yemin törenine, 40 yaşın altındaki başörtülü asker yakınları alınmadı. İşgal devleti İsrail’in Kudüs’te Mescid-i Aksa’ya giriş konusunda uyguladığı yaş kısıtlamasını hatırlatan bu karar nedeniyle oğullarını devlete hizmet için büyüten anneler, çocuklarını bu özel günde tel örgülerin arkasından izlemek zorunda kaldı.

Aynı dönem çok sayıda rütbeli asker, eşi başörtülü olduğu gerekçesiyle ordudan uzaklaştırıldı. Sırf gümüş yüzük taktığı gerekçesiyle onlarca vatan sevdalısı YAŞ kararıyla TSK’dan atıldı.

“BU HANIMA HADDİNİ BİLDİRİN!”

2 MAYIS 1999: Fazilet Partisi İstanbul Milletvekili Merve Kavakçı, Meclis Genel Kurul salonuna başörtülü olarak girince zorbalar kudurdu. DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit, Merve Kavakçı’nın yemin etmesine karşı çıktı ve “Burası devlete meydan okunacak yer değildir. Bu hanıma haddini bildirin” sözleriyle Kavakçı’yı hedef gösterdi. Başını DSP’lilerin çektiği grup ayağa kalktı ve Kavakçı’yı 45 dakika alkışlarla protesto etti, “Dışarı” diye tempo tuttu. DSP’li kadınlar başkanlık kürsüsünü çevrelemeye çalıştı. Kavakçı vekil yeminini edemedi. Ardından kendisine Türkiye’de yaşam hakkı bile tanınmayarak vatandaşlıktan çıkarıldı.

4 MART 2002: Zeytinburnu İmam-Hatip Lisesi’nde bir öğrenci, başörtüsü nedeniyle polis tarafından zorla okulundan çıkarıldı. Başörtülü öğrenciler gözaltına alındı ve otobüslerle okullarından 3-4 kilometre uzaklıktaki değişik semtlere bırakıldı.

14 MART 2002: Eyüp İmam-Hatip Lisesi’nde okullarına alınmayan öğrenciler, polisin engeliyle karşılaştı. 3 öğrenci, başlarına aldıkları sopa darbeleriyle yaralandı. Zeliha Kaya, Ravzagül Aslan ve Mücahit Koyuncu adlı öğrenciler ile Ahmet Esat Şani isimli öğrenci velisinin başları yarıldı, çok sayıda öğrenci çeşitli yerlerinden yaralandı. Çocuklarının haklarını arayan öğrenci velileri de boğazları sıkılarak gözaltına alındı.

YA BAŞINI AÇ YA DA ÖL!

27 HAZİRAN 2002: Dönemin İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu, 71 yaşındaki Medine Bircan adlı hastaya “başı açık fotoğrafı olmadığı” gerekçesiyle tedavisini yaptırmadı ve Bircan’ın ölümüne neden oldu. Medine Bircan’ın oğlu, annesinin başına peruk takarak çektirdiği fotoğrafla işlem yaptırmak zorunda kaldı.

BİNİ AŞKIN KUR’AN KURSU KAPATILDI

1997-2002 yılları arasında Diyanet’in açıkladığı resmi verilere göre 28 Şubatçıların kapısına kilit vurduğu Kur’an kursu sayısı tam 1.732. Diyanet’te oluşturulan Batı Çalışma Grubu benzeri ‘İrticai Faaliyetleri Tespit ve İzleme Kurulu’ adlı yapı, imamları fişledi, en küçük dini argüman bile irtica olarak yansıtıldı. Dönemin İstanbul Müftüsü Selahattin Kaya, sadece o dönemde İstanbul’da 40’tan fazla Kur'an kursunun kapatıldığını açıkladı.

BASKICI DÖNEMİ AK PARTİ SONLANDIRDI

Binbir çeşit insan hakkı ihlalinin yaşandığı 28 Şubat süreci, AK Parti’nin 2002 yılında iktidara gelmesiyle bitti. 14 Aralık 2010’da, 28 Şubat süreci dönemine ait genelge ve yönetmelik gibi bütün uygulamaların yürürlükten kaldırılmasına ilişkin İçişleri Bakanlığı’na talimat yazısı dönemin Başbakanı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından verilerek karanlık dönem resmen bitirildi.

FARUK ARSLAN

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23