DHKP-C terör örgütünün şehit ettiği Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz’ın babası Muhammed Hakkı Kiraz, “Eğer siz her şeyinizi Allah’tan biliyorsanız, O’nun izni olmadan yaprağın dahi kımıldamayacağını da bilirsiniz. Üzülüyoruz ama hamd ediyoruz” dedi. “Devlet, teröristle pazarlık yapmaz” diyen baba Kiraz, “Oğlum dik durdu, onların elinden su bile içmedi." dedi.
31 Mart 2015 günü İstanbul Adalet Sarayı’nda Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz, makam odasında DHKP-C’li teröristler tarafından şehit edilmişti. Berkin Elvan soruşturmasını yürüten Mehmet Selim Kiraz, ‘soruşturmanın ilerletilmediği’ iddiasıyla rehin alındı ancak soruşturma kapsamında oldukça önemli adımlar atmıştı. O elim olaydan Akit’e konuşan Baba Muhammed Hakkı Kiraz, oğlu ile olan yakını ilişkisini, Berkin Elvan dosyası için nasıl çalıştığını ve merak edilen birçok konuyu tüm samimiyeti ile cevapladı.
Öncelikle böylesine kahraman bir evladın babasını tanımak isterim…
Aslen Siirtliyim. Mersin Adliyesi’nde zabit kâtibi olarak çalışıyordum. Sonra Osmaniye’ye yerleştik. Çocuklar olunca biz de emekli olunca çocukların peşine takıldık ve İstanbul’a geldik.
Bir baba olarak, siz evladınızı nasıl tanımlıyorsunuz?
ÖNE ÇIKAN VİDEO
Çok munis bir çocuktu, yaramazlığı sevmez, küçükken dahi vakur duruşu olan biriydi. Misafir geldiği zaman nasıl hareket etmesini bilen bir evlattı. Hem arkadaşları hem de hocaları tarafından da çok sevilen bir çocuktu. Neyin iyi neyin kötü olduğunu az çok ilkokul çağında anlamaya başladı ve bir günde olsun ‘ya oğlum bu bize yakışmaz, bunu yapmasaydın’ dememişimdir. Dini bütün bir çocuktu. Elhamdülillah yaşıyordu da. Bilerek hiçbir gün namazını kaza etmemiş mesela. Ola ki zaruret halinde olmuştur Allah’a çok şükür o yönü çok sağlam. O yönünden ziyade bir abi kardeş ilişkimiz vardı. Yeri geldiği zaman baba olurduk. Yeri geldiği zaman abi kardeş ilişkimiz vardı. Oturuyorduk, konuşuyorduk, sohbet ediyorduk. Gece yarılarına kadar ülke meselelerini konuşuyorduk. Bazen arkadaş gibi. Bir de benim tek erkek çocuğum. Hali ile ister istemez dayanağımdı da. Her babaya nasip olmaz.
Şehidimiz, savcı olmaya nasıl karar verdi?
Kendisi istemişti, biraz da benim teşvikimle oldu. Adliyede çalıştığım dönemlerde çok istiyordum savcı olmasını. Fakat kendisi de sonradan mesleği sevdi yani. Nasibinde savcı olmak varmış.
‘TORUNUM HABER VERDİ’
Size haberi kim vermişti?
O zaman 7 yaşında olan torunum haber verdi. ‘Dede, babamla ilgili bir şey var televizyonda ama kötü bir şey’ dedi. Açtım televizyonu baktım, altyazı geçiyordu…
Ne hissettiniz?
Nasıl olur kızım dedim? Bu arada tabi telefonlar gelmeye başladı. Dedim tamam bir şey var. Baktım hakikaten öyle. İnsan artık ne diyebilirdi? Düşünün bunca sene birliktesiniz. Bunca emek vermişsiniz. Bir meslek sahibi olmuş. Seve seve işini yapıyor. İki tane çocuğu var evlenmiş. Biz yanlarındayız. Bir baktık kader burada bizi yakaladı.
BERKİN’İN DOSYASI İÇİN ÇOK ÇALIŞIRDI
Çok güzel bir ifadeniz vardı: “Benim oğlu o tarafta değil. Bu taraftadır.” bu hissiyatınızı paylaşabilir misiniz?
Sonuçta; Elhamdülillah biz Müslümanız. Asla şüphe yoktur ki iman etmişiz, imanımız vardır. Ne mutlu bize ki böyle bir dinin mensubuyuz. Bir dinin mensubuyken birde biletin mensubuyuz. Hem dinimiz hem biletimiz. Şimdi bu insanların övülecek gıpta edilecek bir tarafı varsa eyvallah. Bir kere sizde Allah korkusu olsa biraz merhamet olsa biraz vicdanınız olsa rahmani binde bir hissiniz olsa Allah sizin kalbinize biraz merhamet duygusu koymuş olsa, suçsuz günahsız hiçbir günahı yok, oğlumun Berkin Elvan’ın dosyası üzerindeki çalışmasında biran önce devletin sırtındaki kambur kalksın diye çok çaba sarf ettiğine ben şahit oldum. Sürekli Berkin Elvan’ın dosyası akıbete uğratılıyor sonuçlandırılmıyor diyorlardı. Halbuki öyle bir şey yok. Dosya zaten kendi mecrasında yürüyor. Belki bazı yerlerde geç cevaplar alınmış olabilir. Devlet bürokrasisidir. Olabilir. Emniyete yazı yazmışsındır. Emniyet geç cevap vermiştir. Belki istediğiniz doğrultuda size cevap vermemiştir. Olabilir. Dosyayı belli bir yere kadar getirmişti.
'DEVLET, TERÖRİST İLE PAZARLIK YAPAMAZ'
Bir de pazarlık yapmak istediler…
Eğer siz insansanız bunu yapmazsınız. Devleti pazarlığa oturtuyorsunuz. Devlet bunlarla pazarlığa oturmak zorundaymış. Ne demek ya? Devlet böyle insanlarla pazarlığa oturur mu? Bu devleti siz kabile aşireti mi zannediyorsunuz? Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni hafife mi alıyorsunuz? Kimsiniz siz? Sizin arkanızdaki güçler kim? Nasıl böyle bir şey düşünebilirsiniz? Böyle bir şey olamaz. Sonrada kalkıyorsunuz sekiz buçuk saat sonunda işte manzara ortada. Bu insanlara gıpta edilir mi? Tabi ki ben düşündüm dedim yarabbi sana şükürler olsun. Benim oğlum onların tarafında da olabilirdi. Ne mutlu bana ki öbür tarafta değildir.
Nasıl böyle metanet sahibi oluyorsunuz?
Ben inanıyorum. Oğlum da öyleydi… Dik durdu oğlum. Onların elinden su bile içmedi. Cübbesini giyip adalet dağıtmak isteyen birisine başına böyle bir olay geliyorsa; ‘İnna Lillahi ve İnna İleyhi Raci’un’ diyorsunuz. Takdir-i ilahidir. Bize rıza göstermekten başka bir şey düşmez. Eğer siz her şeyinizi Allah’tan biliyorsanız, O’nun izni olmadan yaprağın dahi kımıldamayacağına bilirsiniz. Üzülüyoruz ama hamd ediyoruz.
FOTOĞRAFLARI YAYINLAYANLARA YAZIKLAR OLSUN!
O gün malum medya, 2 çocuk babası bir kişinin o korkunç fotoğraflarını yayımlamıştı… Görünce ne hissetiniz?
Yasal yollardan zaten gerekli işlemler yapılıyor. Her mesleğin kendine göre bir etiği vardır. Gazetecilikte en ulvi mesleklerden birisidir. Fakat siz bunu kötüye kullanıyorsanız; yazıklar olsun derim. Sen bu devlete, bu ülkeye ihanet ediyorsan sen bir akrepsin. Allah akrebi hayvan olarak yaratmıştır. Akrepte hiçbir şey yapamayınca kendi kendini sokuyor. Siz bu devletin bayrağı altında yaşayacaksınız. Ekmeğini yiyip suyunu içeceksiniz. Havasını teneffüs edeceksiniz. Sonrada temeline dinamit koyacaksınız. Onlara yazıklar olsun.
‘ALLAH DEVLETİMİZE ZEVAL VERMESİN’
Bu süreçte devlet yetkililerinden yeterli destek aldınız mı?
Sadece bize değil. Bu olay devletin birimlerinde ilk günkü sıcaklığında muhafaza ediliyor. Hepsine minnettarım. Sizin aracılığınızla da yeniden bunu onlara iletiyorum. Allah, bu devlete ve millete zeval vermesin. İnanın eskiden böyle değildi. Devlet bütün gücü ile şehitlerin şehit ailelerinin yanında.
Torunlarınız büyüyor… Onlara babalarını nasıl anlatıyorsunuz?
Allah’a şükürler olsun büyüyorlar… Kız 9 yaşında. Oğlan ise 12’ye girecek. Elhamdülillah, anneleri de imanlı... Çocuklarında bir temeli vardı. Hz. Hamza, Hz. Ömer, Hz. Ali nasıl şehit oldu? Şehitlik nasıl bir mertebedir gibi soruların cevaplarını torunlarım çok iyi biliyor ancak yine de küçücükler… Bizler inanıyoruz ki; yetimlerin sahibi Allah’tır, onların da sahibi bellidir.
OĞLUMUN KABRİ EVİMİZ GİBİ OLDU…
Bir Ramazan Bayramı’nı daha geride bıraktık… Nasıl geçti bayram?
Biz her uyandığımızda, ben ile annesi sabahları gözümüzü açıp da oğlumuzu anımsamadığımız bir anımız olmamıştır. Her an bizimledir. Her Cuma günü kabrine gidiyoruz. Bizim artık bir evimizde mezarlık oldu. Gece bile orda kalasımız geliyor. Hiç unutmadık. Allah ta unutturmasın.
BU MİLLETİN İMANI YIKILMAZ
İçerde, dışarda canla başla terör mücadelesi veriyoruz. Sizin teröre yönelik mesajınız var mı?
Şehitlerimiz oluyor yüreğimize ateş düşüyor ama devletimiz kararlı, hele İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu gece gündüz üzerlerine gidiyor. Kaçacak delik arıyorlar. Bunlar Allah’ın izni ile bitecek. Bu ülkede bu azim, bu iman gücü oldukça bitecek. Herkes diyor ki bitsin de bir oğlumu daha vereyim. Bu iman yıkılır mı?
Akit’e de özel bir ilginiz olduğunu duydum doğru mu?
Evet, severek takip ederim. Ben bu necip milletin hele ki şehit ailelerine gösterilen ilgiden dolayı herkese teşekkür ediyorum. Akif ne demişti: Allah, bize bir daha bu marşı yazdırmasın. Bende diyorum ki Allah bize bir daha 15 Temmuzları, 28 Şubatları yazdırmasın
MUHAMMED UZUN