• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

Ulusalcı Nihat Genç ile Kemalist Cumhuriyet'in kavgasına Hürriyet de dahil oldu

Yeniakit Publisher
2015-05-03 14:08:00 - 2015-05-03 14:41:05
Ulusalcı Nihat Genç ile Kemalist Cumhuriyet'in kavgasına Hürriyet de dahil oldu

Ulusalcı Nihat Genç ile Kemalist Cumhuriyet'in kavgasına porno yayıncılıktan sabıkalı Aydın Doğan'ın gazetesi Hürriyet de dahil oldu. Olay duyarlı Müslümanlarca, "Yiyin birbirinizi. Daha önce 'Al takke ver külah' mantığı ile birbirinize şirinlik yaptığınız dönem bitti. Şimdi ümmet uyandı, bu da sizi panikletti. Karşılıklı çıkarlarınız da sona erdi ve birbirinize düştünüz." şeklinde yorumlandı.

Kemalist cephede kavga büyüyor. Odatv'nin ulusalcı yazarı Nihat Genç'in Kemalist refleksleri ile bilinen Cumhuriyet gazetesine yüklendiği olaya Hürriyet gazetesi de dahil oldu.

Genç, bugün kaleme aldığı yazısında kavganın boyutlarına ilişkin yeni iddialara yer verdi.

Cumhuriyet Gazetesi İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay'ı da deşifre eden Nihat Genç, "Cumhuriyet Gazetesi İcra Kurulu başkanıymış Akın Atalay bir açıklama yapmış, o horoz ıslığı sesi bir yerden tanıyorum deyip, bu yazıyı kaleme aldım. Cevap veriyorum: Kestirmeyeceksin kardeşim. Cumhuriyet’i kestirmeyeceksin. Egemenliğini kestirmeyeceksin. Cemaat odalarında hadımlığa soyunmayacaksın. Devşirilmeye komploya yatkın olmayacaksın." ifadelerini kullandı.

İşte odatv'de yayınlanan ve "Yiyin birbirinizi" dedirten o hararetli yazının tamamı:

(Cumhuriyet üzerine bir yazı yazdım ve Cumhuriyet İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay bir açıklama yaptı. Açıklamada ne adım geçiyor ne ima ediliyor ne de tarif ediliyor. Ancak buna rağmen Hürriyet Gazetesi Akın Atalay bu açıklamayı Nihat Genç’e karşı yaptı diye haber yaptı. Hürriyet uyduruyor. Ancak Cumhuriyet Gazetesi Hürriyet’in ‘açıklama Nihat Genç’e karşı yapıldı’ yalan haberine ‘hayır öyle değil’ diye bir cevap vermedi. Yani Hürriyet gibi bir gazetenin yalan haberini düzeltmek Cumhuriyet’e düşerdi çünkü yanlış anlaşılan Nihat Genç değil Cumhuriyet’in kendisiydi. Hem adımı verecek dürüstlüğü gösteremediler hem de Hürriyet’in adımı geçirdiği kolpa haberinden susarak memnuniyet gösterdiler. Böyle mi böyle. Bu tıynetsiz tutuma cevap vermek gereksiz demeyin, okuyucularımızı boş bir işgününde neşelendirmek de bizim işimiz…)

Mesleğim yazmak işim okumak hayatım kitap dağları devirmekle geçti ama hiçbir kitap Olivier de Marliave-Hadımların Dünyası kadar bana acı vermedi.

Muhteşem bir tarih kitabı. 200 sayfada bilinmeyen ne çok şeyi özetliyor yazar. Geçmiş çağların saraylarına artık çok daha başka bir gözle bakıyorsunuz.

Çin’in meşhur Yasak Şehir’inde hizmetkarlıkta istihdam edilmek için her yıl bine yakın küçük yaşlarda çocukların nasıl hadım edildiklerini anlatıyor yürek dayanmaz.
ÖNE ÇIKAN VİDEO

Güzel sesli olsunlar diye eski İtalya Sopranolar’ın hadım edilme hikayeleri.

Afrika köle ticaretinin ‘hadım merkezleri’ hadım cerrahları. Osmanlı hadım etmiyor hadım edilmiş satın alıyor her yıl hadım edilmiş beş-on bin kestirilmiş çocuk saraylara konaklara satılıyor.

Osmanlı sarayında akhadım’larla siyah(zenci) hadımların iktidar savaşı.

Bizans İmparatorluğu’nda hadım ticareti.

Ve Rusya’da ilginç bir ‘hadım’ tarikatı: Skoptzy grubu. Kendilerini ‘beyaz güvercin’ ‘melek’ yapan bugün dahi kısmen yaşadığı tahmin edilen bir tuhaf tarikat.

Hadım Tarihi sosyolojik olarak ortaya koyuyor ki bütün çağların hadım tarihinde hadım edilenlerin hepsi ‘yoksullar’…

Sefaletten kurtulmak saraya girmek ailesini yoksulluktan kurtarmak için.

Ve çoğu kez aileler çocuklarımızın talihi değişsin zengin olsun diye gönüllü çocuklarını hadım ettiriyor.

Ve hadım makaslarının resimleri. Hadım edilirken bir yarısı ölen çocuklar.

Uyuşturucusuz afyonsuz cerrahi kesme işlemi.

En ilginci Hindistan’ın Hindu hadımları. Bir Hindu geleneğine göre hadım edilen kişi  bir insana kesilmiş organını gösterirse o insanın başına büyük bir felaket gelecek.

Bu batıl gelenek yüzünden Hintli hadımların toplumda korkutucu bir iktidarı ve dokunulmazlığı var, ya gösterirse korkusuyla Hintli hadımlara laf eden yok.

Eğlenceli tarihi hikayeler de çok fazla Kraliçe Semiramis kendiyle yatan sevgilileri artık başkasıyla yatmasın diye bir bir hadım ettiriyor, aman kraliçeliği batsın.

Çin’de Yasak Şehir’in hadımlarının büyüklerine nasıl seslenecekleri nezaket kuralları da kayıt altında: ‘sonsuz efendim.’ ‘ulu ata…’ ‘tanrının oğlu…’

Hatta yere kapaklanıp secde etmek yetmiyor, bizim askerlikteki topuk selamı gibi, alnın taşa vurmasından çıkacak sesin büyüklüğü de önemli.

Hadımlık tarih boyu bir ‘hizmetkarlık’ mesleği.

Osmanlı’nın son hadımları Abdülhamit’le birlikte gidiyor, meşrutiyetle tam anlamıyla kaldırılsa da saray çevresinde yaşamayı sürdürüyorlar, ama asıl Cumhuriyet’le hadımlık tarihe karışıyor.

Hadımlar sarayın ayak işleri tütün pipo giysi çay yemek getir götür işlerinde eğitiliyor.

Bu kitabı yine de gençlere tavsiye edemem, bizim gibi birkaç atımlık barutları kalınca belki okumaya cesaret edilebilir, aman tek bir sayfasını açmasınlar.

Hintliler hadımlığı ilahileştirmiş, hadım adayına ‘nirvan’ deniliyor, ‘dinginliğe ulaşmış ve arzudan yoksun…’ anlamında.

İşte bu satırları okurken ‘dinginliğe ulaşmış ve arzudan yoksun.’ ister istemez bizim AKP trolü liberal yazarları hatırladım.

Bugünlerde ‘hadımlaştırılan’ Cumhuriyet Gazetesi’nin makasla kesilen testislerini hatırladım.

Hadım edilenlerin sakalları koltuk altı kılları çıkmıyor, sesleri hep ince kalıyor tiz bir flüt sesi, kolları ayakları ve boyları yani kemikleri abartılı şekilde büyüyor ve etleri gevşek tıpkı Mehmet Barlas gibi sarkıyor ve göğüsleri büyüyor ve sakatlığı bulunanlar çok fazla tıpkı Radikal yazarları Ahmet İnsel Cengiz Çandar gibi. Bilimsel bir not, hadımların boyları uzuyor ama beyinleri küçülüyor…

Hadımların ince sesleri Osmanlı sarayında canavar düdüğü horoz ıslığı çok ürkütücü ifadelerle tanımlanıyor.

Ancak biz bu çok acı verici tarihin ‘sosyal yönüne’ odaklanalım ve hadımların karakterleri hakkında yapılan yorumlara bakalım kitaptan aynen alınmıştır:

Hadımların ‘aşırı servet düşkünlüğü’ psikolojik olarak çok dikkat çekici.

Hadımlığı servetin gücüyle telafi ettikleri ileri sürülüyor, ki günümüz için çok manidar.

Hadımların çok cüretkar oldukları, bedensel cezalar vermekten hoşlandıkları ve başkalarına acı çektirmekten zevk aldıkları, Ergenekon sürecinde izledik ki çok manidar.

Hadımlar, yüksek rütbelilerle yakın çalışmak için can atar, ne kadar manidar.

Hadımlar, komplolara sevgi ve çok büyük heyecan duyarlar, ne çok manidar.

Hadımlar, zenginlik ve sefahat düşkünü ve çok şatafatlı giyerler, ne kadar manidar.

İktidara yakınlık onları aşırı şımarıklaştırır, ne çok manidar.

Paraya düşkünlükleri insani sınırı aşar, ne kadar manidar.

Devrik liderlerin servetlerini ele geçirmeye bayılır iş edinirler, ah manidar! Bu ne benzerlik.

İktidar zirvesinde gammazlığın yalanın iftiranın fırıldağını döndürmek gündelik işleri, ah manidar tıpkısı demekten çatlayacağım.

Tıpkı batıcı liberal yazarlarımız gibi.

  Hadım tarihi değil mübarek oturmuş liberal batıcı yazarların tarihini yazmış.

  Konu aynı konu, iktidar.

 Bu ‘davranışların’ hepsini batıcı aydınlarımızda bulmamız bizi şaşırtmasın.

 Erkeklik organı erkeğin iktidarıdır, iktidarını kaybeden, o iktidarı telafi etmek için serveti zalimliği ne koysa kesilmiş o yeri dolduramaz kaybedilmiş bir hayatı telafi edemez.

Tarih boyu iktidarın en yaman çelişkisi de budur erkeğin erkeğe boyun eğmesi kavgasız çok zordur ya öldüreceksin ya kestireceksin ya süründüreceksin.

Üstelik İslamcı iktidarın en mahrem yerlerini hep liberal hadımlara emanet etmesi de fesupanallah yine çok manidar, cemaatin liberal aydınları süsleyip giydirip hep öne sürmesi şaşılacak kadar manidar.

Üstelik liberal hadımların devşirilmeye çok uygun karakterde olmaları ah ah yine çok manidar.

Osmanlı sarayında hadımların ‘iç oğlan’ ‘acemi’ ‘kapı oğlanı’ diye sınıflara ayrılması ve bu geleneğin aynen Ak Saray’da ve cemaatlerde devam etmesi de çok manidar.

Mesela Etyen Bey ‘iç oğlan’ Yiğit Bey ‘acemi’, ‘kapıoğlanı’ desen gırla birbirleriyle yarışıyorlar diğerleri devrik cemaat iktidarına kapıkulluğuna soyunmuş yeni entrikalar peşindeler iktidar dediğin sarayda sırayla.

Bu bir şaka değil bu tarihi sosyolojik bir gerçek:  geçmişleri züğürt insanların saraya girmek için ‘hadım’ olmaktan başka şansları yok.

Çağlar geçse saraylar yıkılsa imparatorluklar çökse hadımlar’ın arzuları karakterleri değişmiyor.

Hadımlar, yoksullukları aileleri ve çevrelerinin baskısıyla gönüllü kestiren ya da zorla kestirilen yoksul çocuklar!

Kaybolmuş (kesilmiş) iktidarları için yıkılmış sarayları yeniden inşa ediyor,  o ebedi boşalmış yerlerini telafi etmek için çökmüş imparatorluklara yeniden can veriyorlar!

Geçtiğimiz günlerde ‘hadım ordusuna’ hazin törenlerle yeni katılımlara şahit olduk ve Cumhuriyet Gazetesi’nin testisleri kesilirken  bu sütunlarda feryat figan kaleme aldık.

Cumhuriyet Gazetesi İcra Kurulu başkanıymış Akın Atalay bir açıklama yapmış, o horoz ıslığı sesi bir yerden tanıyorum deyip, bu yazıyı kaleme aldım.

Cevap veriyorum:

Kestirmeyeceksin kardeşim.

Cumhuriyet’i kestirmeyeceksin.

Egemenliğini kestirmeyeceksin.

Cemaat odalarında hadımlığa soyunmayacaksın.

Devşirilmeye komploya yatkın olmayacaksın.

Her insan evladının bedeninde tek bir muazzam yetenek vardır:

İktidar!

Servete sefahate yalana dolana kurban edip makaslara kurban etmeyeceksin.

Cümle kurmasını dahi bilmeyen bir adamı icra kurulunun başına getirmeyeceksin.

Açıklama metnine youtube’da dönüp duran eski Yeşilçam filminden kesilmiş: ‘yalan söylüyorsuuun! yalaaaan söylüyorsuuuun!’ diye tokatı basıp bağıran ‘kadirizm’ (Kadir İnanır) üslubu hakim.

‘Kadirizm’ ne hale düşmüş, kadirizm şimdi horoz ıslığıyla ‘yalan söylüyorsuuun!’ diye karşımızda.

Horoz ıslığı bu Kadirizm sesi Cumhuriyet İcra Kurulu Başkanı koltuğuna oturmakla İtalyan Sopranosu olmuyor.

Tarih değişmiyor hadımlardan İtalyan Sopranosu yapıp sahneye çıkartıyorlar!

Bu toprak ne kadirizmler ne sırım pehlivanlar gördü, hadım edilip süreç masasına saray koltuklarına manşetlere oturtulup hatta İrlanda’ya inceleme seyahatine gönderildi sonra çoluk çocuğun .aşak geçtiği.

Kabadayıca da olsa yine erkek sesidir bu naralar bize tuhaf gelmez der geçeriz ama değil şaşkınlığımız bu narayı kim tizleştirip ibişleştirip komikleştirip Cumhuriyet gibi gazetenin ‘jenerik’e yerleştirdi.

Sahte felsefeciler kolpa liberallerin hadım makasından uzak duracaktınız kardeşim.

PKK tezleri ve Taşnak sözcülüğü ve horoz ıslığı sesinizle YAPMAYA İTİLDİĞİNİZ ŞEYLER’İ kadirizm narasıyla bağırıp çağırıp okurlarınıza kabul ettirmeye çalıştıkça rezil kepaze oluyorsunuz.

Bu toprakları bekleyen milyonlar, son barutunu kullanana kadar kestirmeyi devşirilmeyi aklının ucundan hiç geçirmedi, kestirip bir cemaat kutusuna emanet etmedi.

Çin Hint Osmanlı’nın hadım tarihini baştan sona okudum, vallahi sizin de işiniz çok zor kardeşim.

Çok acıklı yürek dayanmaz bir tarih!

Yoksul çocukların ailelerini sefaletten kurtarma uğruna en dayanılmaz işkencelerle siyasi makasların altına sürüldüğü insanlığın kendinden utandığı tarih!

Tarih yine geliyor geçim derdine ilan reklama dayanıyor.

Ne yapsınlar cemaatlerin sarayların kapıları ‘kestirmeden’ başka nasıl açılsın!

Mesleğim yazmak işim okumak ama hiçbir kitap ‘hadımların dünyası’ kadar bana acı vermedi…

Bir CHP milletvekili düşünün sabah kalkıyor ki yerinde yok.

Bir Cumhuriyet yazarı sabah kalkıyor ki yerinde yok.

Yerine ikame edilen:  tiz horoz ıslığı.

Ergen çocuklara ergenliğinin farkına vardı mı diye mizahi söylenir:

‘Horoz ötüyor mu?!

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23