• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

'Suriye, Irak gibi oluyor'

Yeniakit Publisher
2015-07-06 11:49:00 - 2015-07-06 12:15:09
'Suriye, Irak gibi oluyor'

“Suriye Direnişi” kitabının yazarı Osman Atalay, Akit’e konuştu. Suriye’de son gelişmeleri değerlendiren Atalay, 1990’lı yıllarda Irak’ın kuzeyinde gerçekleşen olayların, şimdi de Suriye’nin kuzeyinde gerçekleştiğini söyledi.

SURİYE DİRENİŞİ kitabının yazarı Osman Atalay, Akit’e konuştu. Atalay ile Suriye’de yaşanan son olayları, PYD’yi, IŞİD’i ve Esad rejimini konuştuk…

Suriye’nin kuzeyinde yaşanan olayları nasıl değerlendiriyorsunuz?

- Öncelikle 2011 yılında Suriye’de ayaklanma başlayınca ülkenin kuzeyinde ne PYD, ne de IŞİD vardı. Suriye rejimini ve direnişçileri konuşuyorduk. Beşşar Esad’ın halkına yaptığı zulmü, varil bombalarını, füzelerini konuşuyorduk. Yani direnişçilerin, Suriye’nin yüzde 60’ını bugün Beşşar Esad’ın elinden alması dünya gündemini çok da fazla meşgul etmiyor. PYD ve IŞİD, ülkedeki iç savaşın önüne geçti. Dünyadaki bütün haber ajansları IŞİD ve PYD’yi konuşuyor. Bugün ise, PKK’nın Suriye kolu olan PYD’nin bir Kürt otonom bölge kurmaya çalışması bize Kuzey Irak’ı hatırlatıyor.

BÖLGESEL YÖNETİM SURİYE’DE İLK KOBANİ’DE DENENDİ”

Kuzey Irak’tan kastınız nedir?
ÖNE ÇIKAN VİDEO

- 1990’lı yıllarda Irak’ın kuzeyinde gerçekleşen olaylar, şimdi de Suriye’nin kuzeyinde gerçekleşiyor. Irak’ın kuzeyinin 90’lardan beri geldiği süreç, Mesut Barzani ve Celal Talabani’nin serüveniyle bugün Kuzey Irak Kürt Bölgesel Yönetimi olarak var. Irak’ta yapılan bölgesel yönetim Suriye’de ise ilk olarak Kobani’de denendi.

- Kobani’de PYD, Suriye rejiminin onayı ve desteği ile birlikte kuzeyde bir otonom bölge kurmaya kalkmıştır. Dünya kamuoyunda Kobani’de Kürtlerin katledildiği yönünde algı oluşturuldu. Bunun sonucunda Amerika ise, PYD’yi güvenilir bir partner olarak seçip bir gece yarısı Kobani’deki IŞİD mevzilerini vurmaya başladı. PYD’yi askeri ve siyasi olarak desteklemeye başladı. Amerika böylelikle direkt müdahale oldu ve Suriye’nin kuzeyinde Kürtlere bir alan açmaya başladı. Bu bölgelerdeki Araplar ve Türkmenler göçe zorlanıyor ve demografik yapı değişiyor. Amerika şu anda birincil öncelikle IŞİD’i durdurmayı hedef alıyor. Beşşar Esad ise ikincil planda kaldı.

“KÜRT BÖLGESİ KURULMAK ÜZERE...”

Bölgede yavaş yavaş Büyük Kürdistan mı kuruluyor?

- Büyük Kürdistan konusu yıllardır tartışılıyor. Şimdi ilk olarak 1980’lı yıllarda Amerika’daki düşünce kuruluşları yayınladıkları raporlarda, kitaplarda ve çalışmalarda, İran Kürdistanı, Irak Kürdistanı, Suriye Kürdistanı ve Türkiye Kürdistanı diye bir argüman geliştirdiler. 1990’lı yıllara gelindiğinde ise Körfez savaşı ve Saddam Hüseyin’in Kürtlere yönelik yapmış olduğu özellikle Halepçe katliamının ardından Büyük Kürdistan daha fazla dillendirilmeye başlandı. 1992’den sonra Kuzey Irak’taki Kürtlerin otonom kazanmasına yönelik Amerika’nın çok ciddi askeri, siyasi ve ekonomik yardımları oldu. Sonuç itibariyle Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi diye bir fiili bölge oldu. Bugün Suriye’de ise Kürt bölgesi neredeyse kurulmak üzeredir. Cizre, Kobani ve Afrin kantonu artık neredeyse tamamen birleşiyor.

Peki Türkiye ve İran’da da Kürt bölgesi kurulur mu?

- Bu durum birkaç senede kurulacak kadar kolay bir mesele değil. Bu noktada, genişletilmiş özerlik, otonom gibi yeni kavramlar üretiliyor. Bu üretilen yeni kavramlar hiç şüphesiz zamanı ve yeri geldiğinde olabilir. Mesut Barzani, son bir yıl içerisinde en az iki defa, yeri ve zamanı geldiğinde referandum yaparak, Irak’tan ayrılmayı düşündüklerini söyledi.

- Yani Türkiye veya İran için bu durum çok erken belki ama sonuç itibariyle bugün Suriye’de bu artık kuruluyor. Üç dört sene öncesine kadar flu olan fotoğraf, son günlerde gittikçe netleşiyor.

Türkiye, Suriye’nin kuzeyinde yaşanan olaylar için ne yapmalı?

- Türkiye, her ne olursa olsun Kilis Öncüpınar Sınır Kapısı’nın kesinlikle ne IŞİD, ne de PYD güçlerine geçmesine müsaade etmeyeceğini açıkladı. Bu kapı tamamen elimizden giderse 910 kilometrelik Suriye sınırımızda bir hat oluşmuş oluyor.

- Şimdi Türkiye bu noktada, Öncüpınar Sınır Kapısı’nın oradan Suriye’nin 30 kilometre içerisine doğru bir güvenlik koridoru oluşturmayı hedefliyor. Türkiye bakımından iç ve dış konjonktüre bakıldığında güvenlik koridoru bir risk oluşturuyor. Güvenlik koridoru oluşturulurken hem IŞİD, hem PYD, hem de Suriye rejimi ile çatışma riskimiz var.

- Türkiye ise güvenlik koridorunu izah etmeye çalışıyor. Ülke sınırlarındaki güvenliği nedeniyle bu koridoru oluşturmak zorunda kaldığını ve Suriye’nin içerisinde kalmayacağını söylüyor. Bir de Türkiye seçimden yeni çıktı. İç siyasi konjonkktür de pek buna müsait değil.

BEŞŞAR ESAD, HAKİMİYET KURAMAYACAĞINI ANLADI”

Şimdi PYD, Esad ile savaşmıyor. Esad da PYD ile savaşmıyor. Bunu nasıl okuyorsunuz?

- Suriye’de 2011 yılında olaylar başladığı zaman Beşşar Esad, ülkenin kuzeyinde hakimiyet kuramayacağını anladı. Ülkenin kuzeyini de kendisi yoksa direnişçilere de vermek istemedi ve Kürtlerle anlaşarak, bölgeyi onlara verdi. Bir de PYD’nin, Şam’a, Hama’ya ya da Humus’a ilerleme gibi bir stratejisi yok. Sadece kuzeyi istiyor. Yani Suriye’nin kuzeyinde PYD-Esad-Amerika şeklinde üçlü kompinizasyon var. Bu yüzden PYD, Esad’la, Esad da PYD ile çatışmıyor.

Kürt bölgesinin kurulması Türkiye’nin yararına mı, zararına mı?

- Suriye sınırındaki PYD’nin örgütlenmesinin, Türkiye ile olan siyasi tavrı tamamen Çözüm Süreci’yle ilgili bir durumdur. Çözüm Süreci sağlıklı bir şekilde sonuçlandığı sürece PYD ile ilgili bir sıkıntı yaşamayız. Kürt meselesinin geleceği Türkiye’deki Çözüm Süreci’yle alakalıdır.

IŞİD’İ ORTAYA ÇIKARAN SEBEP AMERİKA’NIN ‘IRAK’ İŞGALİDİR

IŞİD nasıl bir örgüt?

- IŞİD’i ortaya çıkaran sebep Amerika’nın Irak işgalidir. Amerika’nın Ebu Gureyb’te yaptığı işkenceler, bir milyon insanın hayatını kaybetmesi ve iki milyon insanın dul, yetim ve sakat kalmasına yolaçtı. Saddam Hüseyin gittikten sonra merkezi Bağdat yönetimindeki Şiilerin adeta Sünnilere karşı etnik ve mezhepsel tutumu sonucunda bir direniş başladı. Bu direniş Şii-Sünni savaşına dönüştü. İran’ın, merkezi Bağdat yönetimindeki hakimiyeti gücü hem Suudi Arabistan’ı, hem de Sünni Körfez ülkelerini endişeye sevketti. İşte oradan sonra Sünni direnişle IŞİD ortaya çıktı.

IŞİD taşeron bir örgüt mü?

- IŞİD sonuç itibariyle gücünü yerel halktan, yerel aşiretlerden alıyor. Bir kere bunun sorgulanması lazım. IŞİD’in yaşam alanına baktığımızda, Şii bölgesinde ya da kuzeyde Kürt bölgesinde yaşamıyor, tamamen Sünni bölgede yaşıyor. IŞİD’in yapmış olduğu eylemler ise, Dünya İslam Alimler Birliği tarafından onaylanmadı ve tenkit edildi.

Suriye’nin gidişatını nasıl görüyorsunuz?

- Suriye iki yıl önce, batı, orta ve kuzey bölge şeklinde üçe bölünmeye başladı. Tıpkı Irak gibi… Irak’ın güneyinde Şiiler, kuzeyinde Kürtler, ortasında da Sünniler var. Bu mevcut durum ne Suriye’de, ne de Irak’ta ülkelerin toprak bütünlüğünü sağlayacak yapıda değil. Tam tersi mevcut durum her geçen gün ülkelerin üç parçaya bölünmesine etnik ve dini temeller üzerine bölünmesine doğru gidiyor. Bu şekilde Yemen, Libya ve Suudi Arabistan da çok büyük tehdit altındadır.

Esad’ın artık düşeceğini düşünüyor musunuz?

- Esad meşruiyetini kaybetmiştir ve Batı, Amerika tarafından da bu durum dillendirildi. Bu bakımdan Esad’ın nasıl gideceği formülü düşünülüyor. Esad her geçen gün zayıflıyor ve bundan dolayı kendi yaşam süresini uzatmaya çalışıyor. Yani zamana oynuyor ama Suriye bir bütün olarak değil, üç parçalı bir ülke olacaktır.

 

Yeni Akit

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23