• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Karahasanoğlu
Ali Karahasanoğlu
TÜM YAZILARI

Siz istediniz bu operasyonu, paralelci medya!

24 Temmuz 2014
A


Ali Karahasanoğlu İletişim: [email protected]

17 Aralık sonrasında, darbe operasyonuna imza atan polis müdürlerine yönelik olarak görevden almalar, görev yeri değişiklikleri, başka yerde görevlendirmeler olduğunda, paralel medya şöyle diyordu: “Bu emniyet müdürleri suç işlemedilerse, niye yerlerini değiştiriyorsunuz? Suç işledilerse, sadece başka göreve atamakla niye yetiniyorsunuz.. Niye haklarında ayrıca ceza soruşturması açmıyorsunuz?”

Bunu söyleyen gazetecilerin bir kısmı, şimdi Türkiye dışında..

Ama hükümet onların sözünü dinliyor..

Darbe operasyonuna imza atan polis müdürlerini gözaltına alıyor..

Ama paralel medya yine şikayet ediyor.. “Suçları ne?” diyor..

17 Aralık’tan hemen sonra siz dediniz ya, “Niye ceza soruşturması açılmıyor” diye..

Soruşturma açıldı.. Bırakalım, neticesini gördükten sonra yorum yaparsınız..

Siz istediniz. Siz buldunuz.

Hemen belirteyim..

Ergenekon ve Balyoz davaları, özde doğrudur.. Teferruatta ise sulandırılmıştır.

Çetin Doğan da, Veli Küçük de, yargılanmalı idi..

Yargılandılar..

Ama “iki tane mail attı” diye, dandikten bir ulusalcının. 

“Bilmem kim ile telefon görüşmesi tespit edildi” diye, fazla heyecanlı bir teğmenin o davaların içine alınması..

Gereksizdi..

“Genç subaylar rahatsız” manşeti attıran Mustafa Balbay, darbeye tahrikten yargılanmalı idi ama..

Esas darbeyi yapacak olanlardan fazla ceza da almamalı idi..

Bu yanlışları dile getirirken..

Yanlışlar içinde yüzen Kemal Kılıçdaroğlu’nun durumuna da işaret etmeliyiz.

Dün Ergenekon davasının ve Bayoz davasının avukatı olduğunu söyleyen Kemal Bey..

“Polis devleti” olduğumuzu iddia ediyordu..

Şimdi “polis devleti” olduğumuzu iddia ettiği dönemin polisleri gözaltına alınıyor..

Kemal Bey yine rahatsız oluyor..

Anlaşılan Kemal Bey, kendisini muhalif olmaya programlamış.

Ne yapılsa eleştiriyor.

Ne yapılsa “İstemezük” diyor..

Kemal Bey’in görüntüsü şu:

Hem Sinan Aygün’e, Mehmet Haberal’a, Mustafa Balbay’a tezgah kurulduğunu iddia ediyor.

Hem de tezgah kurduğunu iddia ettiği cemaat polislerine sahip çıkıyor.

Soralım Kemal Bey’e: “Gerçek Kemal hangisi? Cemaat polislerini (önceki aylarda-yıllarda olduğu gibi) suçlayan Kemal mi? Yoksa cemaat polislerinin gözaltına alınmasını eleştiren Kemal mi?”

Polis müdürlerinin gözaltına alınma işlemlerinde, farklılıklar dikkat çekiyor.

Kimisi kelepçesiz..

Kimisi önden kelepçeli..

Kimisi arkadan kelepçeli..

Kimisi kelepçeli iken şov yapıyor..

Kimisi gözaltına alan polislerle tartışıyor..

Bizim de bunların benzeri başımızdan geçti..

Bire bir şahit olduğum olaylardan yakinen biliyorum..

Bu farklı uygulamalar, polisin belli yerlere “mesaj gönderme” uygulamasıdır.. 

Ama bana kalırsa..

Bunlara hiç gerek yok..

Bizim tartışacağımız şey, “Şu polis müdürüne kelepçe mi takıldı, kelepçesiz mi gözaltına alındı.. Bu polis müdürüne, niçin ters kelepçe takıldı” değil..

Kural ne ise, uygularsınız.

Aslında kelepçe takmak istemediğiniz halde, direnme veya farklı gerekçelerle kelepçe takılmak zorunda kalınıldı ise, bunun da izahını şeffaf şekilde yapar, kimseyi rencide etmezsiniz.

“Kelepçe” tartışması, bizim esas tartışacağımız konuları gölgeliyor..

Bizim tartışacağımız konu “kelepçe” değil.. Tartışacağımız konu, “bu polis müdürleri, kimleri, kaç ay süre ile keyfi olarak dinletti?.. Hangi müdür, sırf özel amaçlarla, kimlerin telefonlarının dinlemelerini, ‘tam delilleri elde ediyorduk.. Ama süremiz doldu.. Yeniden dinleme kararı verilsin’ diyerek uzattırdı?..”

Hangi savcılar, bu talepleri saflıkla kabul etti? Hangi savcılar, zaten bu taleplerin gelmesine teşne idi?

Hangi hakimler, gözleri kapalı bu kararları verdi? Hangi hakimler, bu kararları şantaj altında vermek zorunda kaldı?

Evet, bizim tartışmamız gereken, bilmemiz gereken şeyler bunlar.. 

Kelepçeli pozlar veren polis müdürlerine de bir önerim var..

Ya kendileri.. Ya da avukatları aracılığı ile kamuoyunu bilgilendirsinler..

Yok öyle, “Biz kimseyi illegal dinlemedik” mavalları ile kamuoyunu uyutmak..

“Bizi kandırdılar. Biz böyle bir sonucu öngöremedik” mi derler..

Yoksa, “Bizim yaptığımız her şey doğrudur. Selam örgütü tehlikeli örgüttür” mü derler, açıkca söylesinler.

“Boğazımızdan haram geçmedi” demekle kapanmaz bu işler..

Boğazınızdan gerçekten haram geçmedi ise, 2010’dan 2014’e kadar, bir örgüte yönelik suçlamaları izleyip de, nasıl operasyona dönüştüremediniz, onu izah edin..

4 yıl takip edilen örgüt, örgüt olamaz..

Ya o örgüt, örgüt değil..

Ya da siz, örgüt adı altında, 4 yıl boyunca, masum insanları dinlediniz.

Üçüncü bir ihtimali var mı, bu işin?

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23