• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Hasan Karakaya
Hasan Karakaya
TÜM YAZILARI

Ordu izlenimleri... Ya da, Erdoğan’la uçakta sohbet

21 Temmuz 2014
A


Hasan Karakaya İletişim: [email protected]

Daha önce de ifade ettiğim gibi; Cumartesi günü, yani önceki gün Ordu’da idim... Gazeteci arkadaşlarımla birlikte Cumhurbaşkanı Adayı ve Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “Ordu mitingi”ni izledik...

Öncelikle söyleyeyim ki;

30 Mart seçimlerinde “20’de 20” yapan, yani “20 ilçe”yi de AK Parti’yi kazandıran Ordu’da, AK Parti’nin oy oranı yüzde 55’lerde imiş...

YÜZDE 65’İ ZORLAR

 “Miting alanı”na baktım; “Bu ordu, yine yüzde 55 yapar” dedim... 

O an, bir baktım; yanı başımızda Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Enver Yılmaz var...

Meğer, arkadaşlarla konuşmamızı duymuş... Dedi ki; “Allah’ın izniyle; Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yüzde 55’i de geçip; yüzde 65-70’leri zorlayacağız!”

Zorlayabilirler mi?..

Bana kalırsa, zorlarlar...

Zira;

Ramazan ayına, oruca ve tepedeki güneşe rağmen meydanda “büyük bir coşku” vardı, “heyecan” vardı, “sevgi” vardı...

30 Mart’ta “20’de 20” yapan bu Ordu halkı, Tayyip Erdoğan’ı da “Cumhurbaşkanı” yapar.

Ne yalan söyleyeyim;

Anketler, Tayyip Erdoğan’a yüzde 54 ile yüzde 58 oranında şans tanırken, kitlelerde bir “rehavet” oluşabileceğinden endişe ediyordum...

Öyle ya, insanlar der ki;

“Nasıl olsa Tayyip Erdoğan kazanacak... O zaman ben işime bakayım... Ben oy kullanmasam da olur!.. Madem Tayyip Erdoğan kazanıyor, benim oyuma ihtiyacı yok.. O halde, ben de tatilin tadını çıkarayım!”

“Böyle derler” diye düşünüyordum...

Ama, “Ordu Meydanı”ndaki “coşku ve heyecanı” gördükten sonra; “Tamam” dedim; “Ordu, 10 Ağustos’ta çıtayı daha yukarılara taşır!”

12 İL, 5 İLÇE

“Yorucu bir gün” geçirdik... İstanbul’dan Samsun’a uçakla, Samsun’dan Ordu’ya helikopterle, Ordu’dan Samsun’a helikopterle, Samsun’dan Ankara’ya uçakla, Ankara’dan İstanbul’a uçakla... Gerçekten yorucu bir gündü...

En az 20 saat ayaktaydık...

Bizim, bir seyahatte pestilimiz çıkarken, Tayyip Bey’in maşallahı var!.. İlden ile, ilçeden ilçeye koşuyor... Her gün bir başka yerde... Bugüne kadar “11 il ve 4 ilçede miting” yapmış... Dün Hatay ve İskenderun’daydı...

Etti mi 12 il, 5 ilçe...

Kendisi oruçlu, meydanda güneş altında onu bekleyen insanlar oruçlu... Kolay değil...

Demek oluyor ki;

Bu iş; “aşk” işi, “sevda” işi!..

Allah sıhhat ve dayanma gücü versin, nazarlardan korusun!..

DİRİ BİR KİTLE VAR

Tayyip Erdoğan’la “miting”e gidilir de, miting sonrası “gündeme dair sorular” sorulmaz mı?..

Biz de öyle yaptık...

Samsun’dan Ankara’ya dönüşte, “35 dakikalık yolculuğa” ne kadar soru sığdırabildiysek onları sorduk...

Buyrun, işte o sorularımız ve Tayyip Erdoğan’ın verdiği cevaplar...

Miting meydanlarındaki genel hava, seçmenin çoktan tercihini yaptığı, 10 Ağustos’taki seçimi sadece bir formalite olarak gördüğü yönünde... Siz de bu izlenimi edindiniz mi?

• Erdoğan: Meydanların dili onu gösteriyor. Kamuoyu araştırmaları da dediklerinizi doğruluyor. Yaptırdığımız araştırmalarda, bana oy vereceklerin oranı yüzde 55-56 çıkıyor.

Ama aynı araştırmalarda seçimi sizin kazanacağınıza inananların oranı daha da yüksek görünüyor. Yüzde 70’in üstünde. Bu da diğer adaylara oy vermeyi düşünenlerin bile sizin kazanmanızı bekledikleri anlamına gelmiyor mu?

Erdoğan: Doğru, öyle.

Peki, bu tablo tabanınızı rehavete sevkeder mi?

Erdoğan: Meydanlara bakılırsa, kamuoyunda rehavet yok. Diri, inanmış kitleler görüyorum. Mevsim koşullarına ve Ramazan’a rağmen. Bugüne kadar 11 il ve 4 ilçede miting yaptık. Allah nasip ederse, bayramdan sonra günde iki vilayete gitmeyi düşünüyorum... Kampanya sonuna kadar 30 büyükşehirin hepsine gitmiş olacağız. Diğer adaylar kampanya yapmıyor. “Bayramdan sonra meydanlara çıkacağız” diyorlar. İyi ama bayramdan sonra seçime 8-9 gün kalmış olacak.

6 YAŞINDAKİ ARDA OLAYI

Bugün bir Arda olayı yaşadınız.

Erdoğan: Evet... Arda 6 yaşında zeki mi zeki, hiperaktif bir çocuk. Vilayetin karşısındaki apartmanda oturuyor. Valiliği ziyaretim sırasında bana el salladı, “Yanınıza gelebilir miyim” dedi. “Gel” işareti yaptım, geldi. Babası CHP’li, dedesi MHP’li imiş. “Size oy vermiyorlar, ama ben sizi çok seviyorum” dedi.

CHP ve MHP tabanından oy bekliyor musunuz?

Erdoğan: Birinci derecede MHP tabanından gelir, ondan sonra da CHP’li seçmenlerden oy geleceğini düşünüyorum... Güneydoğu’dan da çok oy gelecek gibi. Kamuoyu araştırmaları öyle gösteriyor.

Batı basını, sizin fiili başkanlık sistemini getirmiş olacağınız yorumları yapıyor…

Erdoğan: Beni Batı değil, Anayasa ilgilendirir. Ben ülkeme hizmet edeceksem, teamüllerin değil, Anayasa’nın belirlediği kurallara göre davranırım. Ben bürokrasinin değil, siyasetin içinden geliyorum. Halkın seçtiği cumhurbaşkanı olarak farkımı koymalıyım. 

Ve daha önemlisi iki hayati konuda çalışmalarımı aynı kararlılıkla götürmek zorundayım. Bunlardan birincisi barış sürecini sonuçlandırmak. İkincisi, Paralel Yapı ile mücadeleyi sürdürmek. Diğer adayların öyle bir hassasiyetleri yok. Zaten Türkiye’de dikili taşları da yok. Ben ise 12 yıllık değişimin devamını omuzlamak zorundayım. Bir aday (Ekmelettin İhsanoğlu); “Ben bu işlerin içinde olmam” diyor. Biri de çıkıp da; “Devletin başı olarak nasıl bu işlerin içinde olmazsın” diye sormuyor.

TÜRKİYE’Yİ UÇURACAK ÜÇLÜ

Nasıl bir cumhurbaşkanı olmak istiyorsunuz?

Erdoğan: Ben onca yıl Başbakanlık yaptım, gördünüz. Cumhurbaşkanı olursam, Başbakan’ın yetkilerini elinden almak söz konusu olamaz. Seçilmiş bir cumhurbaşkanı, seçilmiş bir başbakan, seçilmiş bakanlar, hükümet... Hep birlikte Türkiye’yi uçururuz. Cumhurbaşkanının yürütmenin başı olması, her hafta Bakanlar Kurulu’na başkanlık edeceği anlamına gelmez. Herhalde Başbakan’ın yerine oturacak halimiz yok. Zaman zaman oturur, konuşuruz. Öyle götürürüz.

FİLİSTİN İÇİN CİĞERİMİZ YANIYOR

İhsanoğlu’nun “El Fetih ile Hamas’ı ben birleştirdim” açıklamasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Erdoğan: Gazeteciler bu soruyu Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas’a da sordular... Mahmut Abbas, bunu duyunca gülmeye başladı, “Yok öyle bir şey” dedi. Aslında yoğun ve ısrarlı çabalarımızla birleşmeyi biz sağladık. Ona (Ekmelettin İhsanoğlu) Filistinliler nişan vermişler. Mahmut Abbas “Biz emekliliği yaklaşmış uluslararası bürokratlara nişan veririz, bu da onlardan biri” dedi.

Bana verilen Yahudi nişanlarını dillerine doluyorlar. (26-30 Ocak 2004 tarihinde ABD ziyareti sırasında New York’ta Amerikan Yahudi Kongresi’nin verdiği “Cesaret Ödülü” ile 10 Haziran 2005’te yine New York’ta “Anti Defamation League”, Türkçesi ile ifade etmek gerekirse “İftira ve İnkarla Mücadele Birliği”nin verdiği “Üstün Cesaret Ödülü”nü kastediyor.)

Başbakanlığımın ilk yıllarında verilen nişanlar... İyi ama o tarihte İsrail’le aramız böyle değildi ki... Ayrıca Filistin’in İsrail’le ilişkileri de bugünkü gibi değildi. Sonra ne oldu? Mavi Marmara baskını, Gazze katliamı... O nişanı hediye veya rüşvet kabul edip sustuk mu?

Bugün de Gazze’deki katliama karşı en yüksek ses benden çıkıyor. Benim ifadelerim ABD’ye değil, İsrail’e yönelik. 300’ü aşkın Filistinli öldürülecek, bizden birileri çıkıp (CHP’yi kastediyor) “İsrail’in savunma hakkı” diyecek... Ayıp!

Bakın. Mısır, Gazze’ye açılan kapıları kapattı. İsrail zaten hep kapalı tutuyor. Gazze açık hava cezaevi gibi oldu... Ciğerimiz sızlıyor, ciğerimiz... Amerika’nın ciğeri yanmayabilir ama bizim yanıyor...

Ayrıca İsrail, “Bende her türlü silah olacak. Atom bombası da olacak, fosforlu bomba da” diyecek, ama Filistin’in, Gazze’nin hiç silahı olmayacak. Onun için, Orhan Baba gibi “Batsın bu dünya” diyorum.

Gazze’de ateşkes mümkün mü?

Erdoğan: Çalışıyoruz. Ateşkesi temenni ediyoruz. Temsilcilerim, sürekli temas halindeler. 2012 ateşkesine İsrail  uymadı. Kerry (ABD Dışişleri Bakanı John Kerry) bunu biliyor. Türkiye, Filistin, Katar, ABD olarak ateşkes için birlikte çalışıyoruz. Bu çalışmanın içinde Mısır da var. Mısır’la çalışmaları tarafların istihbarat organları yürütüyor.

Musul Başkonsolosluğumuz rehineleri ile ilgili son durum nasıl?

Erdoğan: Çok hassas bir çalışma yürütüyoruz. Takipteyiz. Sağ salim eve dönmeleri için uğraşıyoruz. Hatırlarsınız, pilotlarımız iki ay kadar rehin kaldılar. O süreçte çok hassas adımlar attık, yurda getirdik. Bunda da tavrımız bu.

TİB’İ KALDIRABİLİRİZ

Yargıtay Başkanlık Kurulu seçimleri, HSYK’nın bundan sonraki yapısını etkiler mi?

Erdoğan: Çok farklı şeyler. HSYK’nın 22 üyesinden 4’ünü Cumhurbaşkanı, birini Adalet Bakanı, birini Adalet Bakanlığı Müsteşarı, birini Türkiye Adalet Akademisi Genel Kurulu, 3’ünü Yargıtay Genel Kurulu, 2’sini Danıştay Genel Kurulu seçiyor. Geriye kalan 10 üyeden 7’si birinci derece adli yargı hakim ve savcılarınca, 3’ü ise birinci derece idari yargı hakim ve savcılarınca belirleniyor. HSYK’nın yeni tablosunu 12 Ekim’de göreceğiz.

HSYK’nın tablosu sizin Paralel Yapı ile mücadelenizi etkiler mi?

Erdoğan: HSYK’nın elinde olanlar çok sınırlı. Zaten şimdi yargı süreci başlıyor. Sulh ceza hakimleri götürecek. Bugüne kadar toplanan tüm deliller, Paralel Yapı olgusunu “şayia”dan “vakıa”ya dönüştürdü.

Bunun yanı sıra TİB’le (Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı) ilgili de bir çalışmamız var. Belki de bu teşkilatı kaldırırız. Böyle bir TİB olamaz. Zaten MİT bu işi yapıyor. Benim kanaatim, TİB’i kurumsal olarak MİT’e devretmek yönünde...

EKMEL’İN KEYFİ YERİNDE

Tayyip Erdoğan’la sohbetimiz bittiğinde, uçağın tekerlekleri yere değmek üzereydi ve saatler 24.00’ü gösteriyordu...

O saatte, İstanbul’a uçak olmadığına göre, mecburen “sahur” yapacak bir yere gittik...

“Sahur yemeği”ni de yedikten sonra, “saat 04.20 uçağı” ile ver elini İstanbul!..

Biz yatıp dinlenirken, Başbakan Erdoğan; herhalde “Hatay-İskenderun ziyaretinin hazırlığı”nı yapıyordu!..

Zor iş vesselâm...

Ekmeleddin Bey’in ise keyfi yerinde...

O; Tayyip Erdoğan gibi “şehirden şehire” değil, “salondan salona” koşuyor!..

Ehh, salonlar da klimalı!..

Gel keyfim gel!..

Ekmeleddin Bey’i “miting meydanları”na çağıracağım ama; kendisi “monşer” olduğundan, “güneş görmüş kar” gibi erimeye başlar, ondan korkarım!..

Tayyip Bey’i halk seviyor...

Niye?..

O, “içimizden biri” de ondan...         

*************************************************************************

Akit ne kadar çok okunur, Türkiye o kadar hızlı normalleşir!

Önceki gün, Ordu’daki miting meydanını dolaşırken, birçok “Akit okuru” ile kucaklaştık, selâmlaştık, ayaküstü sohbet ettik... İstanbul Beylikdüzü’nden tanıdığım Tuncay Kiraz’ın Korgan Belediye Başkanı olduğunu biliyordum ama, onunla miting meydanında karşılaşmak sürpriz oldu...

Mesudiye Belediye Başkanı İsa Gül ile de karşılaştık, onunla da kısa süreli sohbet ettik... İsa Gül’ün Mesudiye’de seçimi 2 dönemdir alması son derece anlamlı... Oktay Ekşi’ye kapak olsun!..

Hasılı kelâm; Enver Yılmaz başta olmak üzere; daha birçok belediye başkanı, belediye meclis üyesi ve AK Parti teşkilat üyeleri ile selâmlaştık, kucaklaştık, kısa süreli sohbetler ettik...

Yalnız, adını vermek istemediğim bir belediye başkanı var ki, bana ilginç şeyler söyledi... Dedi ki; 

“Gerek AK Parti Ordu teşkilatında, gerek AK Partili belediyelerin bir kısmında Akit alınmıyor ve okunmuyor... Bırak okunmayı, Akit’i tanımayan birçok AK Partili var!”

İşin doğrusu; “teşkilât ve bazı belediyeler” adına üzüldüm...

Ama, belediye başkanının sözlerinin devamı da vardı ki, bazılarının kulaklarına küpe olsun... Başkan dedi ki; “Türkiye’deki bütün AK Parti teşkilatlarına ve AK Partili belediyelerin hepsine Akit girdiği gün; bu iş bitmiş, Türkiye normalleşmiş demektir... Akit ne kadar çok tanınır ve ne kadar çok okunur ise, Türkiye de o kadar hızlı normalleşir!”

Kayıtlara geçireyim dedim...

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23