• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Serdar Demirel
Serdar Demirel
TÜM YAZILARI

IŞİD’e katılan tıp öğrencileri

02 Ağustos 2015
A


Serdar Demirel İletişim: [email protected]

Geçen günlerde Sudan’ın Tıp Bilimleri ve Teknoloji Üniversitesi’nden (University of Medical Sciences and Technology) 12 öğrencinin IŞİD’e katılması haberi ülke gündemini epey meşgul etmişti. El Cezire İngilizce kanalı ise bu sayıyı 20 olarak vermişti. 

Uzmanlar, “Parlak bir gelecekleri olan tıp öğrencilerinin nasıl olup da IŞİD gibi kanlı bir örgüte katılabildiği” sorusunun cevabını arayorlardı. 

Gençlerin IŞİD’in neo selefi-hârici din yorumunu benimseyerek gittiklerini sanmıyorum ben. Çünkü gençlere dair yapılan haberlerde bir kısmının dindarlıkla tanışmasının da yeni olduğunu öğreniyoruz. 

IŞİD’e Batı Avrupa ülkelerinden, Kafkas bölgesinden, Türk cumhuriyetlerinden, Fas’tan Endonezya’ya varana kadar geniş bir coğrafyadan katılımlar var. İlk kez örtünüp giden kızlar bile var..

Ben bu katılımların birden fazla sebeple gerçekleştiğine kaaniyim. Genelde insanlar IŞİD’in vahşi yöntemlerine odaklandığından IŞİD’e hayat veren sebepleri göremiyorlar. Herkesin bu yapıyı lanetlemesiyle de problemin çözüleceğini sanıyorlar. Oysa bu yapıyı ortaya çıkaran sebepleri ortadan kaldırmadıkça meseleyi çözemezsiniz. 

Bu yüzden olsa gerek Batılı hükümetler IŞİD’le mücadelenin uzun yıllar süreceğini söylüyorlar. Zira IŞİD’i ortaya çıkaranın kendi siyasetlerinin olduğunu ve bunun da değişmeyeceğini biliyorlar.

IŞİD’e katılımlcıların ortak sebepleri olduğu gibi birbirinden farklı mahallî sebepleri de var. Ben bazı sebepleri özetle yazayım. IŞİD’i ortaya çıkaran şey, evvelemirde Irak’tır. 

ABD Eski Dışişleri Bakanı Madeleine Albright’e ait önemli bir itirafın ses kayıtları internette duruyor. Albright, Irak’ta ABD politikaları nedeniyle 500 bin çocuğun öldürüldüğünü ve bunun başarı için ödenmesi gereken bir bedel olduğunu söylüyor. Bir Amerikalı öldürüldüğünde ayağa kalkan dünya bu itiraf karşısında lalu ebkem kesildi.

Ölen milyonlarca kadın, erkek, yaşlıyı bir tarafa bırakın. 500 bin (BEŞYÜZ BİN) çocuk öldürülmüş, Albright’ın ve uygar(!) dünyanın rahatlığına bakın. 500 bin çocuğunu kurban veren bir toplumun bu katliama ortak olan devlet ve gruplara karşı öfkesinin nelere kapı aralayacağını kestirmek zor mudur?

ABD ve İran destekli Şii güçler Irak’ta 3,5 milyon Sünni Müslümanı tehcire zorlamış, 2 milyona yakın Sünni katledilmiş. Ebu Ğureyp türü işkencehâneler Arş-ı Âlâ’yı inletmiş. Ve maalesef bu durum hâlâ bütün vahşetiyle devam ediyor. Topu katı bir zemine ne kadar sert vurursanız onun size dönüşü de o kadar sert ve hızlı olacaktır. Irak böyle bir zemindir.

Irak’ta yapılanların intikamını almak isteyenlerle onurlu bir hayatı sürmek isteyenler bir çıkış yolu bulamadıklarından IŞİD’i intikam almak ve hayatta kalmak üzere bir alternatif olarak görmüşlerdir. IŞİD ise, Iraklıların yaşadığı travmaya eşdeğer büyüklükte intikam pratikleri oluşturmuş, bunu meşrulaştırmak için de yaşanan acıları ve daha da elim olanı İslâm’ı araçsallaştırmıştır. 

Irak ve Suriye’de âdil bir çözüm sunulmadıkça bu insanlar da tutumlarını değiştirmeyeceklerdir. IŞİD varlığının en büyük sebebi budur. Diğer bazı ortak sebeplere de kısa kısa değinelim: 

Müslüman halkların hür iradesinin iktidara yansıtılmasına yerel ve küresel güçlerin izin vermemesi.

Bangladeş ve Mısır örneğinde olduğu gibi diktatör ve otoriter rejimlerin İslâmî hareketleri ve kök değerlere bağlı siyasi yapıları kanlı yöntemlerle tasfiye etmesi.

Müslüman coğrafyada varolan fiili hârici işgale karşı vasat çizgideki hareketlerin mukavemet etmemesi. Bir kısım ulemanın diktatörlerden yana tavır alması..

İran’ın Sünni dünyada mezhep temelli agresif askerî müdahalelerinin ve Şiî hilalinin derinleşmesinin durdurulamaması..

Liberal İslâmî söylemlerin Batı ve yerel laik güçlerin desteğiyle İslâm’ı yapı-bozuma uğratma çabalarının doğurduğu öfke..

Batı’nın mesele Müslümanların hukukuna taalluk ettiğinde hep çifte standart tavırlar takınması.

İsrail’in hukuk karşısında lâyüs’el konumu.. Filistin’deki utanç duvarına ve illegal yerleşim politikalarına Batı’nın açık ve dolaylı desteği. 

Barışçıl, onurlu ve sonuç getiren mücadele yollarının tamamen kapalı olduğu psikolojisine kapılan gençlik.. 

Batı’daki Müslümanların ırkçı ayrımcılığa tabi tutulması.. 

IŞİD’in bu ve benzeri durumları profesyonelce kullanan davetçileri ve internet siteleri.. 

Lâkin, haklı sebeplere sahip olmak kimseye sınırların dışına çıkma lüksü vermez elbette. Meşru hedeflere gitmenin gayri meşru yollarla olmayacağını öğreten de İslâm’dır. Ama İslâm burada bir özne değil bir araç konumundadır. IŞİD’in âlimsizliği ve ulemânın desteğini alamaması da bu yüzdendir. 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23