• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

Demirtaş’la görüşürken, KCK savaş başlattı

Yeniakit Publisher
2015-08-03 08:09:04 - 2015-08-03 08:08:43
Demirtaş’la görüşürken, KCK savaş başlattı

Doğu ve Güneydoğu STK temsilcileriyle buluşan Davutoğlu, “15 Temmuz’da, ben Demirtaş ile görüşürken aynı saatlerde, bakınız dikkat çekici, aynı saatlerde KCK, ‘sözde halk savaşını başlatma’ talimatı verdi. diye konuştu.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, 20 Temmuz’da, Suruç’ta yaşanan alçakça katliam sonrasında sadece 32 vatandaşın yakınlarına değil, herkesin yüreğine ateş düştüğünü belirterek; “O günden bu yana Türkiye’de şiddet sarmalını derinleştirmek isteyenlerle insan hak ve özgürlüklerini, kamu düzenini savunanlar arasında çok ciddi mücadele seyrediyor” dedi.

Başbakan Davutoğlu, Çankaya Köşkü’nde düzenlenen kahvaltılı toplantıda, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölge illerinden bazı sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle bir araya geldi. Davutoğlu, burada yaptığı konuşmada, çok kritik tarihi kırılma eşiği yaşanan bir dönemden geçildiğini vurgulayarak, son iki ay içinde yaşananlara dikkati çekti.

Davutoğlu, hükümet olarak ve AK Parti Genel Başkanı olarak yoğun istişare zemininde yeni durumu anlamak için toplumun değişik temsilcileriyle bir araya gelmeye özen gösterdiklerini ifade etti. Şiddet sarmalının başlatılmaya çalışıldığı 20 Temmuz’dan bu yana yoğun istişareyi sürdürdüklerinin altını çizen Davutoğlu, “Cuma günü Türkiye’nin en geniş katılımlı, 8 sivil toplum kuruluşu çalışanları, işçileri, emekçileri memurları, esnafları, çiftçileri, işadamlarını temsil eden çok geniş katılımlı bini aşkın Anadolu’nun ve Rumeli’nin her yerinden gelen arkadaşlarımızla bir araya geldik. Orada da bu görüşlerimizi paylaştık” diye konuştu.

“HER AÇIKLAMA, ERTESİ GÜN KANDİL’DE TEKZİP EDİLDİ”

Başbakan Ahmet Davutoğlu, “7 Haziran’dan beri eş başkanların, Sayın Demirtaş’ın, Yüksekdağ’ın yaptığı her açıklama yukarıdan bir yerlerden tekzip edildi, şu denmeye çalışıldı: ‘Sen siyaset oyunu oynayabilirsin ama aklı ben üretirim, senin söz söyleme hakkın yok.’ Her açıklama ertesi gün Kandil’den tekzip edildi” dedi. “Biz 13 yıl içinde Cumartesi annelerini dinleyip Diyarbakır annelerini unutanları gördük” ifadesini kullanan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Suruç’taki katliamı yapanları lanetleyip Ceylanpınar’da gece yarısı uykusunda şehit edilen polisleri göz ardı edenleri gördük. Suriye’den gelenler Türkmen’se onlara sahip çıkıp Kürtleri unutanları gördüğümüz gibi, Suriye’den gelenler Arap ve Türkmen’se onlara bakmayıp, onların acısına gözünü kapatıp, Kobani’den gelenlere ağıt yakanları gördük. Biz Suruç’ta katliam yapan DEAŞ’a karşı en sert lanetlemeyi yaptığımız gibi, Suruç’taki bütün vatandaşlarımıza taziye diledik.”
ÖNE ÇIKAN VİDEO

“MESELE, ORTAK VİCDANIN KATLEDİLMESİYDİ”

Davutoğlu, şöyle devam etti: “Ama barıştan bahsedenler, Ceylanpınar’da iki polisimiz ensesinden şehit edilmişken onu yapanlara dönüp herhangi bir kınamada dahi bulunamadılar ve o kadar acı ki yıllarca vicdanı temsil ettiğini söyleyen bazı aydınlar ‘iki polis için böyle bir operasyona değer miydi’ diyerek iki polisin katlini küçük görmeye, o iki polisin annesinin, bacısının, eşinin, çocuklarının acısına vicdanlarını kapatmaya çalıştılar. 78 milyona biz ortak vicdanı temsil etmek zorundayız. Hükümetler olarak, sivil toplum kuruluşları olarak, her bir fert olarak eğer ortak vicdanı savunmaktan imtina edersek, cumartesi annelerinin yaşadığı kayıpların, kayıp vatandaşlar şeyine günlerce, yıllarca gözünü kapatanlar ne kadar suçluysa açık söylüyorum, Ankara’ya gelip gözyaşlarıyla ‘oğlumu kurtarın, kızımı kurtarın’ diyen Diyarbakır annelerinin acısına gözlerini kapatanlar da o derece suçludur.”

Ortak aklın ve ortak siyasi bilincin vatandaşlığın temel uhdesi olduğunu dile getiren Davutoğlu, “Değişik inançlara sahip olabiliriz ama bir araya geleceğiz ve diyeceğiz ki ortak aklımız bize şunu söylüyor; ‘etrafta ateş çemberi varken, Türkiye’de silahlar bırakılmalıdır.’ Ortak aklımız şunu söylüyor, ‘7 Haziran’da seçim yapılmışken ve Türkiye’de ortak akıl için koalisyon süreçleri, hükümet kurulma süreçleri yürürken herkesin sükûnetle beklemesi lazım’. Ortak akıl şunu söylüyor, bir terör saldırısı varsa omuz omuza vermemiz lazım, bir terör saldırısı olmuşsa o acıları istismar ederek başka bir terörü başlatmak yerine ortak bir coğrafyada ortak bir aklı harekete geçirmek lazım” diye konuştu.

“ÖNCE HDP’LİLERİN BUNA İSYAN ETMESİ GEREKİR”

Önce akıllarına ve vicdanlarına saygı duyan HDP’lilerin buna isyan etmesi gerektiğini vurgulayan Davutoğlu, şöyle konuştu: “Ha 12 Eylül rejimi partilere dönüp ‘hizaya girin’ demiş, ha Kandil’den birileri HDP’ye dönüp ‘hizaya girin’ demiş, aynı mantıktır, aynı zihniyettir, hiçbir farkı yok. Suriye’de Rojava veya Kobani, Haseke bölgelerinde PKK’nın olduğu yerde farklı herhangi bir başka Kürt hareketinin olmasına dahi izin vermediler. Türkiye’ye Kobani’den, Haseke’den gelen ilk mülteciler DEAŞ’tan kaçarak gelmedi, oradaki baskılardan kaçarak geldi. Buradaki, ‘Kürtler için ne doğruysa sadece ben bilirim’ diyen ve aynen 12 Eylül’de ‘Türkler için ne doğruysa sadece ben bilirim’ diyen zihniyet paralelliğidir. 15 Temmuz, ben Demirtaş ile görüşürken aynı saatlerde, bakınız dikkat çekici, aynı saatlerde KCK, ‘sözde halk savaşını başlatma’ talimatı verdi. Ben görüşürken daha siyasi görüşme yapılırken, 19 Temmuz, Suruç’tan bir gün önce KCK, Cemil Bayık açıklama yaptı ve ‘silahlanın ve halk savaşına hazır olun’ diye. Kime karşı, kiminle savaşıyorsunuz? Kim adına, hangi savaşı başlatıyorsunuz? 

Davutoğlu, sözlerine şöyle devam etti: “Müslüman’ı Hristiyan’ı ile Sünni’si, Şii’si, Alevi’si, Türk’ü, Kürt’ü ve Arap’ı ile öyle bir Ortadoğu kuralım ki, herkes sınırlardan geçişken bir şekilde gidip gelsin. Avrupa’dakine benzer bir şekilde sınırlara herkes saygı duysun ama sınırlar aradan bir duvar olmaktan çıksınlar. Ama, maalesef bizim bu ortak kader bilinci yönünde attığımız adımları gören birileri, bunun yok edilmesi için bırakın bölge bazında bir bütünleşmeyi, ülkeleri böldüler, parçaladılar, şehirleri böldüler, parçaladılar, mahalleleri böldüler ve parçaladılar. En önemlisi de yürekleri, gönülleri ve kaderleri böldüler. 

“12 EYLÜL KADER BİLİNCİNİ YOK ETTİ”

12 Eylül’ün bu kader bilincini yok ettiğini belirten Davutoğlu, konuşmasında şu ifadelere yer verdi: “12 Eylül, bu kader bilincini yok etmek için tek tipleştirmeye gitti. PKK ideolojisi de dışarıdan aldıkları bu talimatlarla bu kader bilincini yok edip, Orta Doğu’nun parçalanmasına, Balkanlar’ın parçalanmasına benzer bir şekilde Anadolu’nun, Rumeli’nin parçalanması için çabalar gösterdi. Sonra da demokrasiden, barıştan bahsediyorlar.”

“90’LI YILLARA DÖNDÜRMÜYORUZ”

Başbakan, “Kimse, ‘AK Parti, Türkiye’yi tekrar 1990’lı yılların güvenlikçi paradigmasına döndürmek istiyor’ demesin. 13 yılık uygulamamızı herkes biliyor. Özgürlükler olmadan güvenliğin, insan onuru korunmadan bir kamu düzeni olmayacağını biliyoruz. Ama tersi de varittir. Güvenliğin olmadığı yerde en temel özgürlük olan yaşam ve hayat özgürlüğünün dahi olmayacağına Suriyeliler şahittir, Iraklılar şahittir. Onun için bu dengeyi ilk günden beri, özgürlük-güvenlik dengesini muhafaza ettik. Ama bizim siyasi irade olarak ve siyasi akıl olarak bunu muhafaza etmemiz yetmez. Sivil toplumun da bunu benimsemesi, hep beraber bu yönde ortak mesajlar verebilmesi lazım” dedi. 

DEVLETİN GÜCÜNÜ ONLARA GÖSTERDİK

 Davutoğlu, “21 Temmuz’da Suruç’tan gelen bir vatandaşımızın cenazesi bahane edilerek, DHKP-C, ‘Ben de buradayım’ dedi, İstanbul sokaklarında, elinde Kalaşnikof silahlarla, yüzleri örtülü bir şekilde. Bir gün sonra bu sefer PKK, Ceylanpınar’dan ses verdi. ‘Ben sizden daha fazlasını yaparım. Bakın, kamu görevlilerini gece yarısı evinde öldürebilirim. Ben buradayım. Sizin gibi’ dedi. Öğleden sonra Diyarbakır’da, kazaya yardıma giden trafik polisine -öyle bir aldatmacayla- saldırdı, ‘Ben her yerde bunu yaparım. Ben buradayım’ dedi. Bir gün sonra bu sefer DEAŞ, sınırımızda askerimizi vurarak, Türkiye-Suriye sınırında, ‘Bakın ben doğrudan bile savaş ilan edebilirim Türkiye’ye. Ben buradayım’ dedi. Üç gün üst üste her bir terör örgütü ayağa kalkıp, ‘Ben buradayım’ dedi. 78 milyon vatandaş da, ‘Devlet nerede?’ diye sordu. Biz de o üç gün sonunda, burada, Çankaya Köşkü’nde yaptığımız toplantıyla arkadaşlara verdiğimiz talimat açıktı. Ve bu talimat, bugün de geçerlidir. Mademki onlar ‘biz buradayız’ diye ayağa kalktılar, halk, ‘Devlet nerede?’ dedi. Devletin burada olduğunu göstermemiz gerekiyordu, gösterdik. Çünkü devlet değildi mesele olan. Milletin de burada olmasıydı” dedi. Davutoğlu, “Eğer biz, ‘ben buradayım’ diye ayağa kalkan terör örgütlerine karşı, ‘millet de, devlet de burada’ diyerek, aynı anda hem DEAŞ’a, hem PKK’ya, hem DHKP-C’ye şehirlerde ve Türkiye sınırları ötesinde mukabelede bulunmamış olsaydık, bu terör örgütleri birbirleriyle işbirliği halinde, perde gerisindeki şahları, vezirleriyle oynadıkları satranç oyununda bugün Türkiye’yi Kobani olaylarından çok daha ağır bir şiddet sarmalının içinde, bütün şehirlerimizde bir kargaşaya sebebiyet vereceklerdi. Biz bu oyunu gördük” ifadelerini kullandı. 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23