• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Karahasanoğlu
Ali Karahasanoğlu
TÜM YAZILARI

Siz de pir-ü pak değilsiniz Başbuğ Paşa!

08 Ekim 2015
A


Ali Karahasanoğlu İletişim: [email protected]

 Ergenekon davasının Yargıtay duruşmasında, eski Genelkurmay başkanlarından İlker Başbuğ savunmasını yaparken, “paralel yapı”yı ve “siyasi iktidarı” suçlamış.

Hatta askerler açısından hiç de alışık olmadığımız şekilde, “ABD’yi” de hedef tahtasına koymuş!

Bu suçlamalardaki “paralel yapı” ve “ABD”nin, avukatlığına soyunacak değilim.

“Paralel yapı” kendisini savunsun.. 

“ABD” ile, zaten hiç işim olmaz.. 

Aslında askerin donuna kadar, bizi ABD’ye muhtaç hale getiren sistemin çarkı durumundaki İlker Başbuğ’un da.. ABD’ye gerçekten posta koyacağını hiç sanmıyorum..

Onları, kendi aralarında hesaplarını görmek üzere, baş başa bırakıp..

Biz esas noktaya gelelim..

AK Parti’nin, 2002 yılında seçime girerken “6 ay ve bir yıl içinde gerçekleştireceğimiz vaadlerimiz” diye seçmenine taahhüt ettiği icraatın 10 yıl gecikmesinin müsebbibi İlker Başbuğ ve onun gibi generaller değil midir?

“Başörtü” ve “katsayı” konusunda AK Parti’nin seçmene verdiği vaadi kastediyorum..

AK Parti, başörtü yasağını ve katsayı sorununu, en geç bir yıl içinde çözeceğini 2002 seçimlerinden hemen önce vaad etmişti..

Ama başaramadı..

Niye?

Her adım attığında, “Yapamazsınız.. Yaptırtmayız.. Engelleriz..” tehditleri yüzünden..

Hatırlayın..

Üniversitedeki başörtü yasağından vazgeçtik...

Cumhurbaşkanlığına aday olacak kişinin eşi başörtülü olamaz diye, muhtıra bile yayınlamışlardı..

Eeee? Şimdi İlker Bey çıkmış, “Biz TSK olarak hiçbir zaman din karşıtı olmadık” diyor.

“Atma bre İlker Paşa, din kardeşiyiz!”

İlker Paşa, uzun uzun anlatıyor..

“ABD şöyle yaptı.. Paralel yapı böyle yaptı.. Generallerin tasfiyesi için kumpas kuruldu..”

Böyle bir kumpas gerçek olabilir...

Ama.. Böyle bir durumda.. Samimi olarak ülkesini seven generallerin yapacağı tek şey vardı: 

“Bu ülkeyi ölümüne seven dindar insanlarla birlik olmak!”

Bu yolda ne yaptınız siz, İlker Paşa?

Bırak samimi dindarlarla birlik olmayı..

Yanınıza bile yaklaştırmadınız, değil mi!

Sizin bu soruya vereceğiniz bir cevap, zaten yoktur.. Ben size hatırlatayım, İlker Paşa...

İzmir’de, orduevinde düğünü yapılan teğmenin annesi başörtülü olduğu için.. Damadın annesi de olsa.. Başörtülü olarak orduevine giremeyeceği için.. Kayınvalide, gelinine bileziği, orduevinin kapısının önünde, yağmur altında takabilmişti.. Şemsiyeler altında..

“Tekil olay” diyeceksiniz..

“Orduevlerine, başörtülü ve sakallı hiç kimse giremez” maddesini, vicdanınız hiç sızlamadan yönetmeliğe koyup, yıllarca o yasağı uyguladığınız halde.. "Tekil olay" diyeceksiniz..

Peki, o vicdansızlık tekil olay olsun..

Üniversitelerdeki başörtü yasağının kaldırılması için her adım atıldığında, anayasa değiştirme çoğunluğuna sahip AK Partilileri tehdit eden kimdi? 

Ordan burdan zırt-pırt sahne alan paşalar kimlerdi? Siz ve sizin arkadaşlarınız değil miydi?

İmam Hatiplerin orta kısımları açılmak istendiğinde..

“İHL mezunları üniversiteye gidemesin” diye uydurulan “katsayı” kaldırılmak istendiğinde.. Hükümete posta koyanlar, sizler değil miydiniz?

Haydi kabul edelim, “paralel yapı”nın niyeti kötü idi..

Peki sizin niyetiniz, “en az onlar kadar kötü” değil miydi, İlker Paşa..

Siz değil miydiniz, “Başörtü yasağını kaldıramazsın” tehdidini yapan..

Hiç laga luga etmeyin..

Sizin de verdiğiniz vekalet ile..

312 general birlik olup, bize dava açtı..

Paralel mi açtırdı size bu davayı?

Ne demektir, 312 generalin birlik olup, bir gazeteye trilyonluk tazminat davası açması..

Söyleyin İlker Paşa, nedir bu davanın arka planı? Neydi amacınız? Akit susunca, ne kazanmış olacaktınız?

ABD düşmanı Akit’i susturarak mı.. ABD’ye posta koyacaktınız siz?

Gülen grubuna, yanlış yaptığında itiraz eden en dik duruşlu gazeteyi susturunca.. Paralel yapı, sizi çok daha kolay avlamayacak mıydı?

"Ilımlı İslam"a karşı çıktığınız doğru olabilir de...

"Ilımlı İslam"a mesafeli Akit’e de karşı çıktığınızı, niye gizliyorsunuz?

İslamın “ılımlı”sına da.. “Tavizsiz”ine de dün karşı çıkıp.. Şimdi, “TSK, din karşıtı hiç olmadı” yalanını niye uyduruyorsunuz?

Bakın, bizim samimiyetimizi, 17 Aralık öncesinde de nasıl gösterdiğimizi ispatlayayım size İlker Paşa..

“Cezaevinden, Paşa'nın ziyaretinden yeni döndüm” demişti avukatınız.. Cep telefonundan beni aramış, bir haberle ilgili sizin siteminizi ulaştırmıştı bana..

“Açıklamalarınızı, hiçbir resmi formalite istemeden, virgülüne dokunmadan yayınlayacağımı” avukatınıza aktarmıştım.

Uzun uzun konuşmuştuk.. Hiçbir ard niyet gözetmeden. Hiçbir arka plan olmadan.. 

Benzer tarihlerde, Ahmet Yavuz generalin oğlu, Av. Selim Yavuz randevu istemişti.. “Balyoz tutuklusu generallerin aileleri olarak tüm medya organlarını ziyaret ediyoruz” demişti..

“Tabii, buyrun” dedim..

Geldiler.. “Kumpas”ı uzun uzun anlattılar. “Ben bunların ayrıntılarını bilemem. Benim bildiğim, birebir yaşadığım bir zulüm var, başörtü yasağı” dedim.. “Ben sizin babalarınızı, darbeci olarak tanıyorum” dedim..

Adeta samimiyeti test etmek için de.. 

“Sizler tutuklu generallerin çocukları olarak.. İlaveten de babalarınız.. Bir açıklama yapsanız.. ‘Bizler başörtü yasağına destek vermiyoruz. Başörtüyü bir özgürlük olarak görüyoruz’ deseniz.. Biz de sizin bu ‘özgürlük yanlısı’ yaklaşımınız karşılığında.. Velev ki eski yıllarda yasakçı da olsanız.. Toplumsal barış amacıyla.. Tutuksuz yargılanma için.. Hatta beraat için destek versek..” dedim..

“Biz kendi adımıza bunu söylüyoruz. Ama babalarımız, böyle bir açıklama yapamaz” dediler.. (O tarihde, başörtü yasağı henüz kalkmamıştı..)

Bu konuşmadan sonra.. Söyler misiniz..

Paralel yapı size kumpas kurmuş olsa da.. Olmasa da.. Sizler darbeci değilsiniz de, nesiniz?       

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23