• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Şaban Şimşek
Şaban Şimşek
TÜM YAZILARI

1 Kasım Seçimleri “Armageddon” olacak!..

27 Ağustos 2015
A


Şaban Şimşek İletişim:

“İnsan hakları, demokrasi, hümanizma”, uluslararası ilişkiler açısından bakıldığında, aklı devre dışı bırakan, duyuları felç eden, algıları değiştiren bir illüzyon sadece. 

Her şey medeniyetler arası o kadim savaşın bir parçası. İsterseniz buna İslamiyet’in doğuşuyla başlayan “Müslüman / Müşrik-Hristiyan-Yahudi çekişmesi” deyin, isterseniz de tarihin başlangıcına, Habil-Kabil’e kadar götürüp “hak mücadelesi” ya da peygamberler ve karşıtları arasındaki “Hak/Batıl savaşı.”

Çağdaş havariler istedikleri kadar “Olur mu kardeşim, bu zamanda, bu kadar sığlık, bağnazlık, radikalizm” filan desin, dünya ölçekli bir mikyasta, acı gerçek bütün çıplaklığıyla ortada. Tüm coğrafyalarda, ama özellikle de Müslüman’ın olduğu yerde, terazinin kefeleri bir türlü dengesini bulmuyor, bulmasına müsaade edilmiyor. Bu sebeple, mezkur cafcaflı kelimeler bir temenniden öteye geçemiyor. Yeni yüzyıllar ve modernite, bu mücadelenin sadece, daha rafine, daha nitelikli, daha sevimli(!) olmasını mümkün kılıyor, o kadar. 

Bir tarafta ABD ve İsrail’in başını çektiği Haçlı-Siyonist ittifakı ve zurnanın zırt diyeceği noktalarda mutlaka desteğini aldıkları diğer tüm inanışlar, diğer tarafta ise herhangi bir birliktelik ve güç oluşturamamış, havada, karada, denizde tacize müsait zavallı İslam unsurları.

İstiyorlar ki; Müslüman ilhamını kendi dininden değil Batı’dan alsın, istiyorlar ki hayatını kendininkine değil, Batı’nın değerlerine göre yaşasın! 

Bu kutsal(!) amaçları için, görünür ve görünmez pek çok teşkilat kurmuşlar; gerektiğinde, gereken kuvveti, gerektiği şekilde faaliyete geçiriyorlar. Özellikle Müslüman ülkelerdeki siyasal, askeri, ekonomik, toplumsal, hatta bilimsel ve teknolojik gelişmeleri bile yüzde yüz kontrol altında tutuyorlar. Ülkemizdeki son siyasi gelişmeler ve hükümet krizi de bundan vareste değil.

Dışarıdaki düşmanlarımızın içerideki “hain ve hayırsız”larla birlikte vizyona koyduğu 17-25 Aralık hukuk darbesi, Gezi kalkışması, Kobani ve artçıları, son olarak bazı il ve ilçelerimizde (sözde) özerklik ilanlarına kadar varan edepsizlikler, Ortadoğu’daki gelişmeler, PKK-YPG-IŞİD hep, perde perde oynanan, bu çok uzun metrajlı filmin birer sahnesi. Pelsilvanya da öyle. 

Bunlarla siyaset mühendisliği yapmaya kalktılar. Mısır’da Mursi’yi derdest edip Sisi’yi iktidar koltuğuna oturtanlar Sayın Erdoğan’ı indirip yerine “Sisi benzeri bir Pisi” getirmeye çalıştılar. Bu askerle de olurdu da siville de olurdu. Ama hiçbiri olmadı, hesapları tutmadı. 

Şimdi…

İşin peşini bıraktılar mı, boş mu duruyorlar? Hayır!.. Olmayanı oldurmaya çalışıyorlar:

Ekonomiyi bozuyor, bozuk gösteriyor; “Ekmek yok, aş yok! Ne olacak bu milletin hâli?” diyorlar?

Güvenliği zayıflatıyor, zayıf gösteriyor; “Ne olacak bu mal güvenliğimiz, can güvenliğimiz? Memleket elden gidiyor” diyorlar.

Uluslararası imajımızı kötüleştiriyor, kötü gösteriyor; “Dünyadan koptuk, bu gidiş nereye?” diyorlar. 

Vatandaşın siyaset ve siyasetçiye olan inancını bitiriyor; “Bu adamlarla, bu sistemle bu iş gitmez” diyorlar.

Milleti birbirine düşürüyor, düşürmeye çalışıyorlar. “Kan gövdeyi götürecek, bu işin sonu ne olacak?” diyorlar.

Sonuçta vatandaşın geleceğe dair hayallerini karartıyorlar. Onları “Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini” deme noktasına getirmeye çalışıyorlar; “Aslında daha önce harekete geçecektik ama ortamın olgunlaşmasını bekledik” diyen 12 Eylül darbesinin kahramanı(!) olan general bozuntusu misali!?..

Şu aşamada, klasik bir silahlı darbeden ümitleri yok. Zira günümüzün TSK’sı buna müsait değil. İç hizmet Kanunu’ndan doğan o yetki(!), Cumhuriyetin kuruluşundan miras vesayet anlayışı fiziksel ve psikolojik anlamda, büyük ölçüde kırılmış durumda… Komuta kademesinde buna teşne isimler yok. 

Eeh! Geriye kalıyor askeriyenin içine sızmış(!) kökü Pensilvanya’da olan “hayırsız, mankurt” kardeşlerimiz!.. Onlar da, 17-25 Aralık’taki hukuk darbesine nazire, silahlı bir girişimde bulunacak güçte değiller. Çünkü yaşları buna müsait değil, dolayısıyla rütbeleri de! 

Çekirdekten yetiştirilen bu hayırsız kardeşlerin, on-onbeş yaşlarında işlenmeye başlandıkları düşünülürse, hareketin başlangıcı esas alındığında, bugün yaklaşık elli yaşlarında olmaları gerekiyor. İlk zamanlar, TSK’ya nüfuz etmelerinin zorluğu da dikkate alınırsa, kurum içindeki kıdemlilerin bugün ortalama kırk beş yaşlarında oldukları söylenebilir; yani albaylık ve albaylıktan generalliğe geçiş yaşları!.. İşte, bu rütbeler de darbe için yetmiyor!!! Yunanistan değil ki burası, “Albaylar Cuntası” oluşsun!?? Dolayısıyla, hayırsızların da, bir askeri darbenin başını çekecek güçleri yok! 

Aslında bunun ortamı arandı, aranmadı değil! Ama bulunamadı!.. O zaman geriye ne kalıyor? Siyasi darbe!.. Bunun için de “İlk hedef 1 Kasım’dır. Hatt-ı müdafaa yoktur sath-ı müdafaa vardır. O satıh, Türkiye ve Türkiye nezdinde, bütün İslam dünyasıdır” deniliyor. 

Mesele budur, Sayın Cumhurbaşkanının yetkilerini aştığı, Anayasayı askıya aldığı(!), tek adamlığı, bin odalı sarayı(!), iddia edilen hırsızlığı(!) vesaire değil. 

Netice itibarıyla…

1 Kasım’ın ifsat edilmesi, bir şekilde yaptırılmaması ya da yapılsa bile sonuçlarının tartışılır olması hedeflenmektedir. Amaç; Türkiye’yi sıkıntılı bir siyasi denklemde tutmak ve oluşacak kaos ortamında olağan dışı idarelere zorlamak ve olgunlaşan bu zeminde yerli Sisi’lere, Pisi’lere ciğer göstermek.  

Çok önemsiyorlar bunu. Çünkü Türkiye’nin, boynuna vurulan yüz yıllık tasmadan kurtulmasının eşiğine geldiğinin farkındalar. Bu sebeple de 1 Kasım seçimlerine “Armageddon” gözüyle bakıyorlar!.. 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23